- Kategori
- Sağlıklı Yaşam
Mol gebelik
Mol Gebelik
Mol (Üzüm) Gebeliği
Gebeliklerde görülme sıklığının 1500’de bir olduğu Mol Gebeliği tıbbi literatürde “Molar Gebelik” veya “ Mol Hidatiform”, halk arasında bilinen adıyla da “ Üzüm Gebeliği” olarak bilinir. Gebelikte görülen plasental (çocuğun eşi) hastalıklar grubunda yer alır. Mol gebeliği komplet (tam) ve inkomplet (tam olmayan) olarak iki grupta incelenir.
- Mol gebeliğinin belirtileri:
Gebeliğin erken dönemlerinde meydana gelen az veya çok vajinal kanama ile belirti verir. Şikayetler genelde “ üzüm tanesi şeklinde parça düşürme” şeklinde yapılır. Mol gebeliğinde HCG seviyesi normalin üstüne çıkar. Bu durum gebeliğe bağlı bulantı ve kusmanın şiddetini arttırır ve belirtiler arasında yerini alır. Nadiren de olsa, 20. gebelik haftasından önce ortaya çıkan gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) belirtileri de mol gebelik olabilir. Bu belirtiler inkomplet (tam olmayan) molde daha hafif ve ilk belirtiler daha geç olabilir.
- Tanı nasıl konur?
Sayılan bu şikayetler ile beraber anne adayına kontrol amacıyla yapılan ultrasonografi ile tanı koymak mümkün. Ultrasonda gebelik kesesi görülmez. Farklı olarak, mol vezikülleri yanyana dizilerek uterus içinde “karyağdı manzarası” şeklini oluştururlar. Anne adayından alınan kanda, HCG seviyesinin 100.000 üzerinde olması tanıyı destekler. Tam olmayan mol tanısını koymak daha zordur. Yapılan ultrasonografide fetus varlığı, durumu yanlışlıkla normal gebelik olarak düşündürebilir. Tanıyı netleştirmek için plasentanın dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir.
- Kimlerde daha sık görülür?
Mol (üzüm) gebeliği yapılan araştırmalara göre, sosyoekonomik seviyesi düşük ve iyi beslenemeyen kadınlarda daha sık görülmekle beraber, her kadında meydana gelebilecek bir durumdur. Uzakdoğu ülkelerinde sık rastlanmakla beraber ülkemizde 1500 gebelikten sadece birine mol tanısı konur. Özellikle 20 yaş altı ve 40 yaş üstü anne adaylarında risk yüksektir.
- Mol Gebelikte tedavi şekli:
Mol tanısı konduktan sonra ciddi kanama ve tehlikelerden kurtulmanın yolu gebeliği sonlandırmaktır. Mol gebeliğinin erken dönemde tanısının konması, mol tahliyesi sırasında kürtaja bağlı olarak uterus yaralanması veya delinmesi, kanama ve enfeksiyon başta olmak üzere olumsuz pekçok durumun önüne geçilmesi adına önemlidir. Kürtaj sonrası çıkan parçalar mutlaka patalojik incelemeye gönderilmelidir. Tam olmayan bir mol gebelik durumunda ise, tahliye sonrası çifte RH uygunsuzluğu varsa (anne Rh(-), baba(+) ise) uyuşmazlık iğnesi uygulaması yapılmalıdır.
Mol gebelik tanısında kürtaj sonrası takip önemlidir. Tahliye sonrası HCG seviyesinin düşmesi gerekir. Mol gebelikte anne adaylarının %10’unda oluşan gebeliğe bağlı trofoblastik tümorün veya kısa adıyla GTN’nin (çoğalan trofoblastik hücrelerinin kan yoluyla diğer organlara yayılması) gelişiminin ölçülmesi gerekmekte. Kan HCG seviyesi GTN gelişimini en iyi şekilde gösterdiği için anne adayının 1 yıl boyunca gebe kalmaması önemli. Geçen bir yıllık takiplerde HCG seviyesinde yükselme olmaması durumunda takip biter ve anne adayı tekrar hamile kalabilir.
Mol gebeliği geçiren bir kadında daha sonraki gebeliklerinde tekrarlanma oranı %1’dir. İki gebeliği de mol olan bir kadında ise bu oran %10’a yükselir. Programlarımda da sık sık dile getirdiğimiz bir konu Mol Gebeliği ve konuyla ilgili uzmanlarımızın bilgilerini aktarmak istedim sizlere. Özellikle anne adaylarının gebelik takip ve kontrollerini ihmal etmemeleri bu tür hoş olmayan sürprizlerin önlenmesinde büyük yarar sağlamakta. Yaşamda önceliğiniz hep sağlığınızdan yana olsun...
Handan Sarayhanoğlu