Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Mustafa Denizli Beşiktaş'a golü unutturdu.

Mustafa Denizli Beşiktaş'a golü unutturdu.
 

Beşiktaş bu maçı kaybetmeyi hak etmemişti. Normal şartlarda Beşiktaş en azından bu maçtan bir beraberlik çıkarabilirdi. Çünkü Beşiktaş ile Wolfsburg arasında böyle bir fark yok. Ancak bu Beşiktaş hala bir kadro arayışında, bir senkronizasyon sorunu yaşıyor. Bunun tek sorumlusu var o da yaklaşık on beş yirmi maçtır bir türlü bir iskelet kuramamış Mustafa Denizli’dir.

İkinci golden sonra taraftarın “Yıldırım Demirören yeter!” tezahüratında katılabileceğimiz şey şu olabilir. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek bir takım kuramadı bu yönetim. En azından iyi bir golcü alabilir Nobre-Bobo ikilisinden birini gönderebilirdi.

Mustafa Denizli elindeki olanaklarla en iyi kadroyu çıkarmış diyebiliriz. Ancak bu takımın da sezon başından beri kaç defa bir arada oynadığını sorgulamamız gerekiyor. Daha önce söylediğimiz gibi kadro ile sürekli oynandığında ortaya birbiri ile uyumsuz ama çok yetenekli oyunculardan oluşan bir kargaşa çıkıyor.

Mustafa Denizli'nin "karmaşa" sistemi...

İsmail son on beş dakikada oyuna girebiliyordu da neden baştan başlamadı, sorusunu herhalde bu gece herkes sormuştur kendisine. Tek devre tahammül edilen Serdar Özkan son maçta oynatılmamıştı. Uğur İnceman ilk on bir oyuncusu değildi. Ekrem solda başladı, ikinci yarı sağa geçti. Tello hala sağda mı solda mı ortada mı oynuyor kendisi de bilmiyor gibi. Misimoviç'e attığı yumruk neyin nesiydi acaba?

Beşiktaş’ın çok ciddi bir kanat sorunu var.

Açıkçası hani Mustafa Denizli bu kadroda “sen kanatta oynayacaksın” diyebileceği iki futbolcu var. Ekrem ve İbrahim Üzülmez. Zaten ilk yarı tehlikeli iki kanat akını da oradan geldi. Serdar, Tabata, Uğur İnceman, Fink ve hatta Serdar Özkan ceza sahasına kanatlardan değil de önden hücum etmeyi seven futbolcular. İşin Beşiktaş açısından olumsuz tarafı Alman ekibinin bu bölgede çok kalabalık oluşu… Üstelik o kalabalık defans örgüsü ofsayta çıkmayı da biliyor.

Beşiktaş kazandığı köşe vuruşlarını bile orta yapmadan kullanmayı tercih eden bir oyun kurgusu var. Duran top organizasyonu neredeyse sıfır diyebileceğimiz kadar hiç yok.

Wolfsburg ilk maçta da çok disiplin ve bilerek hücum etmişti; bu maçta arzusu bir kat daha fazlaydı. Sanki bir üst tura çıkmak için mutlak surette Beşiktaş’ı yenmeleri gerektiğine inanmışlar gibiydiler ve bunu da sahaya yansıttılar. Dzeko çok iyi mücadele etti. Ayağında top tuttu. İbrahim Kaş’ı fazlasıyla yordu. İlk golü atan Misimoviç’in Türkiye’de bir örneği var mı onu düşündüm. Golü sol ayağı ile attı; sağ ayağıyla kanattan ortalar yapıyor. Çok kolay adam geçiyor. Gol öncesinde bacak arası yaparak geçişi ve şutu ve golü gösterişliydi.

Sanki Beşiktaş’a bir şey göstermeye çalışıyor gibiydi.

“Ortadan hücum edecekseniz adam eksilterek çalım yapacak ayaklara ihtiyacınız var. Tabata, Bob ve Serdar Özkan bunu denemeli, benim gibi oynamalı…”

Ancak Wolfsburg için çok kuvvetli bir Alman takımı demek mümkün mü? Hayır. Beşiktaş'tan tek farkı vardı o üç gole eşdeğer midir artık onu sonra düşünürüz, gerçekten makina gibi çalışan bir düzeni, sistemi var. Karmaşa yok en azından. Bu takımın son üç maçında kısır futbol oynadığını eklemek de bir o kadar insanın içini sıkıyor.

Tabata’nın oyundan alınışına anlam veremedim. Sanki golü o atacakmış gibi oynuyordu.

Bobo ile Nobre ikilisinin bir arada oynatmak için Beşiktaş’ın kanatlardan top taşıyacak oyuncuya ihtiyacı vardı. Ancak baktığınızda Beşiktaş zaten kanat hücumu yapan bir takım olmadığı için bırakın Nobre’yi oyuna almayı, Bobo’yu bile çıkarmak iyi bir düşünce olabilirdi.

Beşiktaş o golü erken yememiş olsaydı acaba skor böyle olur mu diye düşünmeden edemiyor insan. Ancak Beşiktaş'ın gole yaklaştığı ve taraftarın heyecanlandığı kaç pozisyon var? Fink'in uzaktan şut denemeleri, Tabata'nın şutlarının dışında organize tek bir atak var mı?

Yok. Sürekli topu eviriyor, çeviriyor... Manchester United maçından beri yapılan tek şey bu. Ancak top bir türlü rakibin ceza sahası içine girmiyor, giremiyor.

Dikkat edin, Beşiktaş gol atamıyor. Bu çok ciddi bir olay.

Çok ağır bir yenilgi aldı Beşiktaş ve bir türlü kendine gelemiyor. İkinci gole kadar maçın berabere biteceğini düşünüyordum. Ancak rakip çok ciddi kontra ataklar da yapmaya başlamıştı. İkinci golde kaleci Hakan'ın az da olsa hatası da var gibiydi.

Mustafa Denizli buradan takımı toparlar mı, buna kariyeri yeter mi izleyerek göreceğiz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..