Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Mustafa Kemal Olmasaydı!

Mustafa Kemal Olmasaydı!
 

  • “Mustafa Kemal olmasaydı siz bu yazıları yazıp, dilediğiniz gibi konuşabilir miydiniz?” diyenlere edilebilecek tek laf, “Heybeniz de başka turp kalmadı mı?” demektir.
  • Öyle ya… Cumhuriyetin kuruluşuna ilişkin arızalı durumlara dikkat çekmek adına yapmış olduğumuz eleştirileri, saldırı babından algılayan zihin dünyasının, tartışmaktan ziyade, ille de “Mustafa Kemal olmasaydı” argümanına sığınmasını anlamakta zorlanmışımdır.
  • Ne olurdu Mustafa Kemal olmasaydı?
  • Bir an için duralım ve düşünelim.
  • Hakikaten ne olurdu Mustafa Kemal olmasaydı? Emperyalist haydutlar bizi soykırıma mı tabii tutarlardı? Veya bütün atalarımızı bu topraklardan sürüp atarlar mıydı? Yoksa, atalarımızın malını, mülkünü mü talan ederlerdi?  
  • Bence bunların hiç birisi olmazdı. Aslında şu anki durumumuzdan çok da farklı bir durumumuz da olmazdı.
  • Emperyalist haydutlar bizi soykırıma tabii tutamayacaklarına göre… Nüfusu 15 milyonu aşmış bir toplumu bu coğrafyadan süremeyeceklerine göre… Başkaca başımıza ne gelebilirdi ki?
  • Nitekim emperyalizm, bir anlamda bu duruma “Yeni Sömürgecilik” demek daha doğru olur, Lozan’da neden Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanıdı? Keyfinden değil herhalde. Bir an için tanımadığını varsayalım… Ne yapabilirdik? Cumhuriyeti kuran kadrolar ne yapabilirdi? Merak işte…
  • Aslında meseleyi dallandırıp budaklandırmaya gerek yoktur. İzmir İktisad Kongresi ayan beyan ortadadır. Liberal Ekonomiyi benimsemenin ta kendisidir İzmir İktisad Kongresi kararları. Yabancı sermayenin ülke topraklarında dilediği yatırımları yapabilmesinin adıdır. Başkaca da bir şey değildir.
  • Emperyalizm eşittir, sermayenin yayılmacılığı değil midir? Bilmeyenlere duyurulur.
  • Anadolu topraklarında yatırım yapabilecek yabancı sermaye ki o sermayenin menşei olan ülkeler bizim emperyalist dediğimiz ülkelerin sermayesidir… Anadolu topraklarında cumhuriyetten bu yana cirit atmaktadır. Yer altı, yer üstü kaynaklarını kullanmakta, elde ettiği kârı hiçbir hukuksal engele takılmaksızın kendi ülkelerine transfer etmekte.
  • Cumhuriyetle birlikte emperyalistlerin sermayesini getirdik ülkeye… Alfabemizi de onlarınkinden seçtik… Giyim, kuşam ve diğer sosyal ve kültürel yaşam da batıdan ithal bize… Bu nasıl anti-emperyalist mücadele?
  • E… Ne olurdu Mustafa Kemal olmasaydı?
  • Dediğim gibi, şu an bulunduğumuz sömürgeleşmiş halimizden farklı bir durum olmazdı. Bu zamanda da, sermayenin dünya üzerinde cirit atması karşısında, liberalizmi benimsemiş ülkelerin sermaye karşısında direnebilmesi mümkün değildir. Bizim de başımıza daha fazlasının gelmesi mümkün değildi. Zira Osmanlı’nın tarihi de önümüzde durmakta.
  • Belki bir an için şöyle bir kaygı ortaya çıkabilir diye Osmanlı’nın tarihini not etmek ihtiyacı duydum. Şeyhlik, emirlik ülkeleri yığını olan… Veya ıvır zıvır devletler mezbeleliğine dönüşmüş Ortadoğu coğrafyasının ülkelerinden birisine benzeyebilirdik belki! Hayır işte… Benzemezdik. Çünkü 700 yıllık Osmanlı’nın tarihi içerisinde harmanlanmış Anadolu coğrafyasının halkı, Ortadoğu’nun mezbelelik ülkelerine dönüşmezdi. Arap tarzı yaşam biçiminin zerre olsun kültürü yoktur Anadolu coğrafyasında. Kaldı ki dönün bakın Tanzimat Fermanına, Islahat Fermanına, 1876 1.Meşrutiyet ve 1908 2.Meşrutiyet dönemlerine. Her dönem Osmanlı’da bir batılılaşma hareketi yaşanmış. Daha Tanzimat ve Islahat Fermanı zamanlarında kamu dairelerinin düzenlenmesine gidilmiş. Fes giyilmesi, gravat takılması zorunluluğu o dönemlerin ürünüdür.
  • Peki ya bu dayatmalarla bir sonuç elde edebilmiş mi Osmanlı? Baktığımızda ne daha fazla batılılaşma olmuş, nede toplumsal yaşamda derin bir değişim ve dönüşüm. Toplum doğal değişim ve dönüşüm sürecini yaşamış. Cumhuriyet devrimlerini de böyle düşündüğümüzde karşımıza pek de tuhaf sonuçlar çıkmıyor. Kılık kıyafet devrimi esasen bu toplumun yaşam biçimini derinden değiştirmiş bir devrim dahi değildir. Devrimin üzerinden geçeli doksan yıl oldu ama halen Anadolu halkı kendi özgün kimliğinin paralelinde giyinmekte, kendi özgün kimliğiyle yaşamını sürdürme çabası içerisinde. Sadece devrim süreci içerisinde iktidara yakın çevrelerin ilgisini çekmiş devrimler. Yoksa Anadolu halkının pek de ilgilendiği konular olmamış. Kılık kıyafet mevzuunda, kan döken bir toplumsal kimliğimizin olduğunu unutmayalım. 2012’den de baksak, 1930’dan da baksak vaziyet budur.
  • Ya harf devrimi… Şeriat sevdalısı basın, “Bir sabah uyandıklarında Prof’lar okuma yazma bilmiyorlardı” diye propaganda yaparlar ya... Latin alfabesine geçtikte daha mı fazla geliştik? Hayır. Ne daha fazla, ne daha az… Bu gün dünyanın en gelişmiş ülkeleri ki, adeta teknoloji üretiyorlar, Çin, Japonya, Kore. ve saireler, latin alfabesi mi kullanıyorlar?
  • Yani demem o ki “Mustafa Kemal olmasaydı” argümanı, sağlıklı bir sığıntı noktası değildir.
  •  
  • Mustafa Kemal bir önderdir. Döneminin en önemli önderlerinden birisidir hem de. Hele hele 700 yıllık bir imparatorluğun bakiyesi bir toplumu çekip çevirmek çok da kolay olmasa gerek. 7 asır boyu dünyaya hükmedeceksin, toprakların üç kıtaya yayılmış olacak ve bir dünya savaşı sonrasında ortada imparatorluk namına hiçbir şey kalmayacak. Ardında kalan toplumun yaşamış olduğu travmayı düşünseniz e… Mustafa Kemal işte tam da bu noktada ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Çökmüş, bitmiş, yok olmuş, özgüvenini yitirmiş bir topluma önder olduğu için ayrıcalıklı bir noktadadır. Yaptıkları ve yapmaya çalıştıklarıyla da bu toplumun fazlasıyla iyiliğini istemiştir. Bu toplumun daha iyi şartlarda yaşayabilmesi için çabalamış, zihnini yormuştur. En nihayetinde kendince de bir meşrebi vardır. Bence sosyal yanına ilişkin meşrebi de özenilecek bir durumdur. Yaşam biçimine ilişkin tercihleri ilgi çekicidir Mustafa Kemal’in. Yaşam tercihini o denli özendirici bulduğum Mustafa Kemal’in, toplumu şekillendirmek adına yapmaya çalıştığı her şeyi de kabul etmek durumunda görmüyorum kendimi.
  • Dolayısıyla, Ulsu-Devlet, demokrasi, tek tipleştirme, toplumu homojen bir yapı olarak ele alması… Bence bunların tamamı eleştirilmeyi hak eden tercihlerdir. Bu sebepten dolayı da Kemalist arkadaşlar bana kızmasın. En nihayetinde demokratik tartışma zemininden hareketle doğruya ulaşabileceğiz.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..