- Kategori
- İlişkiler
Mutlu Olmaya Dair
Yıllarca çevremdeki çoğu insanda gözlemlediğim en belirgin özellik, isteklerini elde ettiklerinde yaşadıkları mutluluk A'NI. O an, o kadar kısa sürüyor ki. Mutluluk, sevincin süresi ile sınırlı kalıyor.
1 dk ya da bilemediniz en fazla 5 dakika...
Oysa o kişilerle beraberken isteğinin gerçekleşmesi için yaptıklarına şahit olduğum çabalar, mücadeleler, edilen dualarla geçen süreyi düşündüğümde mutluluğu sağlayan sevincin süresinin hep daha uzun sürmesini beklemişimdir.
Şahi olduğum bir çok defa da; "şu anı yakalayabildiği için sevinçten doyasıya gülmeli, kahkalar atmalısı, yanındakilere sarılmalı, coşmalıydı. Çünkü bunu çok istedi, özlemini çekti, bekledi, hayaller kurdu, dualar etti" diye düşünürken, kendileri adına üzüldüğüm o kadar kişi oldu ki...
Ya şimdi, ne oldu da sevinç bu kadar kısa sürdü. Ne oldu da bu kadar çabuk yeni bir isteğe geçti...
Çok istediği o şeyi hazmetme, kabullenme süreci bu kadar kısa sürebilir mi?
Ve hemen ardından sanki hiç emek harcanmamışcasına, sıkıntılar, üzüntüler, stresler yaşanmamışcasına elde edildiği andan itibaren yok sayılabilir mi?
Yani yapılanların hepsi bir rol gereği miydi? Ya da bunları yaparsa isteği gerçekleşir düşüncesi miydi?
Evet, hepsi kişinin ne olduğunu bilmediği mutluluğu yakalamak için kendi kendini kandırdığı bir oyundu.
Yoksa, kişi elde ettiği an, yeni bir isteğe geçebilir miydin?
Maalesef, çoğunluk mutluluğun anlamını daha bilmiyor. Bu yüzden hevesle, mutluluk arasındaki farkı göremiyor.
Eğer mutluluğun gerçek anlamı bilinse, isteklerin elde elde edildiği andan itibaren daha hazmetmeden, kabullenmeden, yaşama dahil edemeden yeni bir isteğin peşi sıra bir bilinmeze gidilmezdi
Günümüzde mutluluk diye adlandırdıkları geçici heveslerin peşinden koşarken sahip olduklarını kaybeden o kadar çok kişi var ki...
"Bizi biz yapanın sahip olduklarımız" olduğunun farkına vardığımız gün, MUTLULUĞUN içimizde var olduğunu keşfettiğimiz gün olacak.
Bir Nefes Al , O An Düşün ve Şükret...
Tijen Özpınar