Naim Süleymanoğlu, rekorların bedeli mi?

Naim Süleymanoğlu 2 gündür hastanede bir yaşam savaşı içinde.

Tüm zamanların en iyi haltercisi, rekortmen, şampiyon ‘’cep herkülü’’ müz hakkında ilk çıkan ‘’Naim Süleymanoğlu’’ fenalaştı haberini pek ciddiye almadım. Sonra hastanede yürürken tekrar bayılmış havale geçirdiği söyleniyordu. Yapılan testlerde ciğerler arızalı, kalbinin ise %40 ile çalıştığı belirlenmiş. Durum giderek daha ciddileşiyor. İlk başlardaki ‘’fenalaştı’’ başlıkları, şimdi ‘’Naim savaşıyor’’a dönüştü. Doktorlar Naim’in kritik bir dönemden geçtiğini söylüyorlarmış.

Naim Süleymanoğlu, yarıştığı dönemlerde Dünya’nın en büyük sporcularından biriydi. O bir yolu bulunup Türkiye’ye iltica ettirildiği zamanı hatırlıyorum, sonra Seul ve Barcelona Olimpiyatları’nda rekorlar kırarak kazandığı altın madalyalarla ülkemizi nasıl heyecanlandırıp, ayağa kaldırdığını hatırlıyorum. Yer yerinden oynuyordu.

Şimdi bakıyorum da, onun yaşam savaşı bile gazetelerde ancak dikkat edebilirseniz göreceğiniz büyüklükte. Kaldığı hastanede bile hafta sonu olduğu için testleri ancak Bakanlığın emriyle yapılabilmiş. Böyledir bu işler. Sporun da, sporcunun da dünü yoktur.

Naim Süleymanoğlu 1967 doğumlu. 42 yaşında halter sporuna 10 yaşında başlamış. 15 yaşında Gençlerde ilk altın madalyaları kazanmaya başlamış. 21 yıl faal sorculuk hayatı var.

60 kilo ağırlığı olan bir sporcunun kendi ağırlığının 3 katından fazlasını kaldırmasının nasıl mümkün olabileceğini düşünüp dururdum. Naim Seul’de silkmede 190 kg. kaldırmıştı.

Bireysel sporlarda, hele böyle güce dayalı halter gibi sporlarda başarılı olabilmek için vucudunuzu zorlamanız gerekir. Tekniğini ne kadar bilirseniz bilin, ilerde bir tahribat yapması kaçınılmaz. Hele Naim gibi, sporculuk hayatı rekorlara endeksli bir sporcu için bu ağırlıkların, bu zorlamaların, ileri yaşlarda sakıncalı olabileceği kesindi.

Muhammed Ali’nin parkinson hastalığının sebebini de o şampiyonlukları kazanırken aldığı yumrukların zamanla oluşturduğu tahribata bağlıyorlar.

Asıl merak edilen, Naim’in akciğer, karaciğer ve kalp rahatsızlığını bu kadar ileri dereceye gelene kadar anlayamamış olması mı yoksa bildiği halde ihmali midir?. Bu rahatsızlık o rekorların bedeli midir?..

Sebep ne olursa olsun, ülkemize alışık olmadığımız Dünya ve olimpiyat şampiyonlukları kazandırmış bir milli sporcumuzun henüz 42 yaşında yaşam savaşı vermesi üzücüdür.

Naim’im Seul Olimpiyatları'ndaki zaferini hatırlıyorum. Ülkede hayat durmuştu o an ve ertesi gün, tüm gazetelerin 1. sayfalarının tamamı Naim’i yazıyordu.

Şimdi;

Naim yaşama savaşı veriyor.

Bir küçük haber arıyorum. Ya buluyorum, ya bulamıyorum!....

Herşey ne çabuk unutuluyor. Dünyanın düzeni bu...

Allah’tan ona şifa diliyorum. Koca şampiyon’un bu kadar çabuk pes etmeyeceğini biliyorum.