- Kategori
- Futbol
Lefter'in heykeli

Ordinaryus Lefter’in, Pazar günü Kuşdili parkına heykeli dikiliyormuş.
Futbolu onun devrinde, onunla tanıyan, Fenerbahçe’yi onunla seven, onun futbol hayatının ancak son 3 senesine yetiştiğim için futbol adına kendini yine de şanslı bulanlardanım.
Şimdiki nesilin futbol anlayışı ve yorumu farklı. ‘’Ver Leftere, yazsın deftere’’ sloganını duyunca, Lefter’i ‘’beleşçi’’ futbolcu tipi sanabilirler. Oysa o başka özellikleri olan bir futbolcuydu ve 2 yıl İtalya transferi nedeniyle ara vererek 14 yıl Fenerbahçe forması giymişti. Bugünden örnek vermek gerekirse, Sergen, Yusuf, Alex özelliklerinin karışımı, onlardaki özelliklerin hepsini taşıyabilen bir futbolcuydu.. Devrinin en iyi çalım atan, adam eksilten ve en çok gol atan futbolcusuydu.
Lefter 615 maçta 423 gol atmış. Fenerbahçe tarihindeki bu rekorun kırılması zor.
Futbolcu vardır, adı kulübü ile özleşmiştir. Bizden önceki efsane ‘’uçan kaleci ‘’ ünvanı verdikleri Cihan Arman imiş. Onu anlatırlardı. Bizim çocuklukta futbol ilahımız Ordinaryus Lefter’di. Fenerbahçe denildi mi Lefter, Lefter denildi mi Fenerbahçe idi. Sonra da gençliğimizde Cemil. Turan gelir.
Lefter futbolu 1963 te bıraktı. Türkiye’de resmi televizyon başlangıcı 1970. Yani Türkiye’de Lefter’in son senelerini seyreden nesil bile bugün altmışlarındadır. Ne yazık ki, futbolun ordinaryusu lakabını alan bu yaşayan efsanenin, maç filmleri hemen hemen hiç yok. Veya var fakat araştırılmıyor. Televizyonun olmadığı yıllarda çok rağbet gören sinemalarda, filmlerin antrak bölümünden sonra o haftanın maçının gollerini gösteren kısa filmleri oynatılırdı. Bunlar bir yerlerde olmalı. Lefter’in heykelini dikecek kadar ona çıkıp, onu ödüllerin en büyüğü ile yücelten, ona vefa borcunu ödeyen, Fenerbahçe yönetimi ve vefakar Başkan Aziz Yıldırım’ın onu ve hatta onun takım rkadaşları Can Bartu'yu , Basri, Naci, Avni, Burhan, Ergun, Özcan, Kadri, Şeref, Yüksel, Mikro Mustafa’yı izleyemeyen Fenerbahçeli’ler için bu filmleri kulüp arşivine veya FB TV arşivine mutlaka bulup kazandırmaları lazımdır ki, yeni, nesil Fenerbahçe’liler bu müthiş Fenerbahçeli'leri tanısınlar, hiç unutmasınlar.
Bu, onlardan sonra gelen, Ogün Altıparmak, Nedim Doğan, Abdullah Çevrim, Serkan Acar, Selim Soydan, Ercan Aktuna, Cemil, Turan, Alpaslan Eratlı ve hatta bu forma için canını verebilecek kadar büyük mücadeleler veren Nezihi Tosuncuk jenerasyonu için de geçerlidir. Fenerbahçe yalnız efsanesini değil, gelecek kuşaklar için, oynadıkları devrin gerçek Fenerbahçe’li olan büyük yıldızlarını da unutturmaması gerekir.
Şükrü Saracoğlu stadından önceki tahta kapalı tribünü olan ve okul tarafındaki kalesinin arkasında tribün olmayan stadda, Fenerbahçe resmi maç yapmazdı. Sadece hazırlık maçları oynardı ve antremanları burada yapardı. Stada yakın oturduğumuzdan, biz bu hazırlık maçlarını kaçırmaz, Fenerium tarafındaki küçük açık tribünün arkasından duvarı atlar, maçları seyrederdik. Haftada 2 gün olan antremanlara ise onlardan önce giderdik. Antemanları kale arkasından izlememize izin verirlerdi. Avuta giden topları arkadan koşar alır, onlara atardık.
Bu nedenle, Lefter’i, tek stad Dolmabahçe stadında seyretmesek de, Fenerbahçe stadında, hem de yakından izleme şansı bulurduk. Gırgır, neşeli, arkadaşlarına sürekli şaka yapan biriydi. Bu kadar ünlü, hatta daha oynarken efsane olmuş bir futbolcunun bu kadar rahat ve mütevazi oluşu bizi şaşırtırdı. Onun, bu kadar sevilmesinin en önemli sebeplerinden biri de buydu belki de.
Yıllar önce bir röportajında, ''benim devrimde futbolcu fazla para kazanamadı, amatör gibiydik, tek futbol ayakkabımızın çamurlarını bile kendimiz temizlerdik ama Fieorentina’dan aldığım parayla, bugün oturduğum Büyükada’nın tamamını satın alabilirdim'' demişti. O zamanlar Avrupa’da hiç tanınmayan Fenerbahçe’den, futbolun rüya ülkesi İtalya’ya bu para ile transfer olması bile onun nasıl bir futbolcu olduğu hakkında fikir sahibi yapabilir. Ben onun Şampiyon Kulüplerdeki, Fransız şampiyonu Nice karşısındaki unutulmaz maçlarını hatırlarım. Futbolunun son döneminde o maçlarda yıllarca unutulmayacak oyunlar çıkarmıştı.
Lefter’in heykeli Kuşdili parkına dikiliyor. Burası meşhur Salı pazarının kurulduğu yerdir. Salı pazarını şimdi başka yere taşıdılar. Çok eskinin yemyeşil bir mesire yeriymiş. Eğlenceler yapılırmış, tiyatrolar oynarmış. Bizim çocukluğumuzda özelliğini kaybetmişti. Çamur ve mezbelelik gibiydi. Şimdi de pek farklı değil. Tek özelliği, Stadın hemen arka tarafında oluşudur. Stada gelen taraftarın önemli bölümünün stada geliş yoludur.
Heykelin bu nedenle buraya dikilmesi düşünülmüş olabilir. Oysa yalnız Anadolu yakasının değil, İstanbul’un en güzel parklarından birine ve Fenerbahçe Tesislerine sahip olan Fenerbahçe Parkı’na dikilseydi, bu büyük efsaneye daha çok yakışırdı diye düşünüyorum.
Herhalde bir çevre düzenlemesi yapıılacaktır.
Başta Başkan olmak üzere, daha kendisi yaşarken, ‘’ordinaryus’’ efsanesini ölümsüzleştirenlere, bunu düşünenlere ve gerçekleştirenlere, futbolu onunla sevmiş, onunla tanımış bir Fenerbahçe’li olarak teşekkürler.
Yalnız heykel için değil, Fenerbahçe’nin büyüklüğünü bir kez daha gösterdikleri için de