Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Namus ve intibah

Namus ve intibah
 

RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR


Bugün etrafımda sanki siyah bir zar var ve ışığa ulaşmamı engelliyor. Kelebek kozasına benziyor. Doğru ifade edemedim. Kelebek, mutluluk ve özgürlük demek. Oysa, ruhumda esaretin yarattığı yansımanın siyahlığı, renkler ne içime yansıyor, ne dışıma.

İnce zar doku üzerimi kaplayan. Örümcek ağı geliyor aklıma. Yok, olmaz ki. Nasıl sanatsal yapıtlardır o ağlar. Işık huzmesi altında, yağmurun ardından, küçük su damlacıkları, mücevher misali renklenir.

Karamsarım, karamsarlığımı ifade etmek gayreti içinde düşüp, doğanın mucizelerini olumsuz örnek vermek istemiyorum.

Düştüğüm ruhsal siyahlığın temel sebebi toplumsal hayatın medyaya yansıyan ve haber değeriyle okuyucuya ulaştırdığı olaylar. Neredeyse; gazete okumaktan el çekeceğim.

Karakolda, var gücüyle iki polis tarafından dövülen kadın. Yaptıklarını haklı göstermek için hemen bacak arasına yönelen ve namus kisvesini toplumun gözüne sokmaya çabalayan, kadını aşağılayarak dayak atmaktan daha kötü yönelim içine giren polisler.

Dayak yiyen kadın, konsomatrismiş. Mühendis kadını, doktor kadını dövmek suç, konsomatrislik yapan kadını dövmek görev oluyor. Vah.

Üstelik, kendine tokat atmasını, kafasını yere vurmasını engellemek içinmiş onca dayak. Pardon, onca gayretleri, kadını kendi kendinden korumak.

Diğer taraftan, dövüp karısını diri diri gömen adam. Doğru duydunuz. Karısını dövmüş. Kürekle kemiklerini kırmış. Sonra gömmüş. Durun, vicdanı var. Acımış, çıkartıp hastanenin bahçesine bırakıp kaçmış. Sonuç mu? Birkaç ay yatıp çıkmış. Nasıl? Dava yanlış mahkemede açılmış. Birkaç gün sonra kadını öldürür. Tahrik olmuştur. Başka erkeklerle konuşurken görmüştür. Bakın aynı yere geldik, bacak arası. Yani namus kisvesi.

Namusu bacak arasından başka hiçbir yerde bulamazsınız.

Sahtekarlık. Namussuzluk değildir.

İnsanların organlarını çalmak. Namussuzluk değildir.

Küçük çocukları kandırıp ırzına geçmek. Namussuzluk değildir.

Vergi kaçırmak. Namussuzluk değildir.

Hırsızlık yapmak. Namussuzluk değildir.

Hayali işler kurup, teşvik almak. Namussuzluk değildir.

Rüşvet istemek. Namussuzluk değildir.

Hak yemek. Namussuzluk değildir.

Başkasının karısına göz koymak. Namussuzluk değildir.

Birkaç kadınla imam nikahı kıymak. Namussuzluk değildir.

Uyuşturucu satmak ve temin etmek. Namussuzluk değildir.

Arabayla birine çarpıp kaçmak. Namussuzluk değildir.

Yalan söylemek. Namussuzluk değildir.

Verdiğin sözleri tutmamak. Namussuzluk değildir.

Söylediğin ve yaptığının arkasında durmamak. Namussuzluk değildir.

Suçluya, suçsuz. Suçsuza, suçlu demek. Namussuzluk değildir.

Namussuzluk, dikkat edin. Toplumda kadınla ve bacak arasıyla anılırken diğer gerekliliklerini kaybetmiştir.

Namus, kadınları öldürmek ve eziyet etmek için erkekler tarafından kullanılan, kullanılırken kadını rencide etmek cihetinde bir söz olmuştur.

Namus ve şeref. Ne denli haşmetli ve değerli kavramlardı oysa. Çocukluğum zamanlarında öyleydi.

Namus sözü, şeref sözü. Sarf edilirken dikkat edilmesi gerekirdi. Öyle ulu orta bir insana “Şerefsiz ve namussuz” demek cesaret isterdi.

Şimdiyse, önüne gelen “Şerefsiz ve namussuz” diyor. Adam gülüp geçiyor.

Namus, bacak arasında olduğu için sadece kadını bağlıyor.

Garip gelmiyor mu? Kavramların içlerinin bu denli boşaltılması ve mananın kaybı. Üzünç vesilesi oluyor kendi adıma.

İNTİBAH’ı  pek çoğumuz biliriz. Namık Kemal’in eserini. Mahpeyker’in, Ali Bey, Dilaşub ile evlenince kıskançlıktan deliye döndüğü kısımdan beni etkileyen hamam sahnesini hatırlatmak istedim.

Dilaşub’un beni olduğunu öğrenen Mahpeyker, Ali Bey’in duyması için eşinin beninin nerede olduğunu erkeklere söyler. Ali Bey, eşinin beninin yerinin diğer erkekler tarafından bilinmesinden ötürü, eşinin de kötü yola düşmüş bir kadın olduğunu ve iffetsiz olduğunu söyleyerek onu sermaye olarak bir eve verir.

Bakınız, adam eşinin beninin yerinin başka erkekler tarafından bilinmesini nasıl bir namus meselesi haline getirir. Mahpeyker tarafından ustaca hazırlanan tuzağa nasıl düşer?

Ali Bey’in davranışının doğruluğu yahut yanlışlığı üzerine bir fikir beyan etmek değil amacım. Keyifle okuduğum ve her seferinde edebi diline vurulduğum eserden bir bölümü paylaştım.

Namus ve kadın.

Namus kadından öte gidemiyor ve gitmiyor.

Her türlü namussuzluğa göz yuman insanlar, söz konusu kadın olunca nasıl da aslan kesiliyorlar.

Öldürün, işkence edin, yakın, dövün kadınları. Onlar namusun son savunucuları.

Sağlıkla ve mutlu kalın 12/12/2011

Gülay Mustafaoğlu 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..