- Kategori
- Şiir
Nasırlı Ruhlar
Sizler de gördünüz
Aşınmış benliklerin
Kirli sakalına tutunmuş
Evrenin ruhundan çizik yiyen
Kaypakların şuursuzluğunu ve
İçine tükürülmüş iradelerin asık suratını
Sağılmış ruhların oynak bedenlerini.
Henüz menziline varmamış
Bir acıyım ben de sizler gibi.
Tunçtan bir siperin gölgesine uzanıp
Gök mavisi duygular eşliğinde
Çirkeften adamların çiçekbozuğu sözlerine
Ve ekzamalı sırıtışlarına fener tutarım.
Aklın penceresinden görünür zaten
Ağızlarında yüzyılların yeşil sakızıyla
Gecesi gündüzü darağacına asılmışların
Kendi zindanlarına tutsak edilişleri.
Kulak verin dizelerime
Ey göğün kızıllığına böğürenler
Yal kuyruğunda kuyruklaşanlar
Mera iştahıyla hayvanlaşıp tepişenler
Yalanın eğlencesine katıksız katılanlar
Uyuyanlar, gerçeği görmezden gelenler.
Ne çabuk unuttunuz
Kapılarına kilit vurulmuş akıllar yüzünden
Kemanlara boşalan sevdaların mızraklı çığlığını
Ve Sarıkamış'ın buz tutmuş şehitlerini
Tren garlarında yiğidini arayan
Yüreği parça parça anaların gözyaşlarını.
Şimdi de zamansız tabutlar taşınır omuzlarda
Kabarmış sokakların kıvrımlarından.
Telaş içinde ağıtlarını boşaltır şehirler.
Duyguları örselenmiş masum çocuklar ve
Düşleri dökülmüş analar ağlar yine
Gece gündüz göçüp giden canlar yüzünden.
Sarsılırım ve dumanlar arasında kalırım.
Dikişlerini kemirip kaçmak ister ruhum.