- Kategori
- Şiir
Nazirem

Nazirem hatırlamıyor, babasının yüzünü
Ağlasada, zorlasada hatırlamıyor babasının yüzünü
Hatırladığı çalınan davullar,
Evlerden toplanan yiğitler
Arkada kalan dullar, öksüzler
Ah Nazirem ah
Giden geri dönmedi,
Ayaklarda çarıklar,
Kimi Muş'ta, kimi Çanakkale'de...
Nazirem bilmez ki,
Yüzünü bile hatırlayamadığı babasının
Nerede yattığını
Ah nazirem ah
Giden gitti, bir haber yok
Nerede yatıyor bilen yok
Baban gitti, gökyüzü kapkara
Düşündü Nazirem, babam gittide
Güneşte gitti, güneşte gitti
Kara bulut değil Nazirem
Gelen çekirge sürüsüydü
Geldiler karartılar gökyüzünü
Bir kıtlık arkasından, ekmek bulamadan
Ama o hatırlamak istiyor
Babasının yüzünü...
Büyüdü Nazirem, büyüdü de
Sadece çalınan davullar ve kararan gökyüzü kaldı aklında
Nazirem ''babamı göremedim, Atatürk'ü göreyim'' bari
diye geçirdi ömrünü.
Çocukluğum Nazirem'in ağlayarak anlattığı
Bu acı hikayelerle dolu,
Hem ağlar hem anlatırdı gece gündüz
Yanardı ''babamın yüzünü göremedim''
Ah davullar, ah Nazirem
Ama en çok Atatürk'ü göremediğine yanardı.
Geldi, Hatay diye diye geldi
Ama hastaydı, çok hasta derdi
Dörtyol'dan dönmüş gidip göremedim
Öpemedim koklayamadım derdi ve ağlardı
Benim canım annaneciğim
Çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlardı
Yüzünü göremediği babasına,
Çalınan davullara,
Gökyüzünü karartan çekirgeye
Fidan gibi iki oğlunu öldürüşlerine
Ağlardı, ah Nazirem
Hepsinden çok Atatürk'ü göremedim
Ona yanardı Nazirem
Ah koca kadın, Osmanlı kadın
Bende yedi senedir seni göremediğime,
Öpüp koklayamadığıma ağlarım!
Ah Nazirem dağlar derdin
Beni ölünce dağlara gömün
Şimdi yattığın yerler dağlar
İstediğin oldu, nur içinde uyu Nazirem...
Bu şiiri şu an hayatta olmayan anneannem Emine Nazire Akdeniz için yazdım.