Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Şubat '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ne Prada, Ne Chanel, Ne De Ray Ban… Bana Bir “Koç Gözlüğü” Lazım !!!

Ne  Prada, Ne Chanel, Ne De Ray Ban… Bana Bir “Koç Gözlüğü” Lazım !!!
 

Her birimiz dünyaya farklı gözlerle bakıyoruz. Yaşamı önce gözlerimiz, sonra zihnimiz ve yüreğimizle görüyor, gördüklerimize çeşitli anlamlar yüklüyoruz. Bugüne dek dünya sahnesinde yaşadığımız yıllar, onlara yüklediğimiz anlamların ve bu anlamlarla oluşan deneyimlerin bir bütünü aslında. Öyleyse yaşamımız ona bakış açımızla şekilleniyor. Ne kadar basit, bir yandan da öz bir çıkarım değil mi? Nasıl bakıyorsak, öyle yaşıyoruz işte! Dünyayı algılama biçimimiz tüm hayatımızı etkiliyor. Küçük bir çocukken tutkulu hayallerimiz yok muydu? Ne oldu onlara? Birilerinin bakış açısına kurban gittiler. Belki bize o hayallerin ne kadar olasılık dışı olduğunu anlattılar. Belki “Çocuk aklı işte”, deyip dinlemediler bile. Önce hayallerden vazgeçtik, büyümenin bir ön koşuluymuşçasına. Sonra öğrenci olduk, bize öğretilen kitaplar dolusu bilgiyi satır satır ezberledik. Bakış açımız öğrenmek değil, sınavdan geçmek üzerineydi. Geçtik de o sınavlardan. Önce sınavlardan, sonra da ezberlediğimiz onca değerli bilgiden geçip gittik. Korkulu rüyamız olan üniversite sınavına bir iki sene kala, yarış takımlarımızı donandık. Öğrenilen her bir bilgiyle kendimizi sollamaya değil, diğer yarışçıları sollamaya çalıştık. Üstelik bu yarışın bitiş çizgisi sınavın ta kendisiydi. O ipi göğüslediğimizde artık ne olacaksa olacaktı. Alınan puanlar bizi ya herkesin dilinde olan saygın, moda mesleklerden birine ulaştıracaktı, ya da sil baştan bir sonraki senenin yarışına hazırlanacaktık. İpi başarıyla göğüsleyip mesleki eğitim almaya hak kazananlarımız, iktisat, ekonometri, sistem mühendisliği nedir, dünyaya bakış açımıza uygun mudur bilmeden, tuttuk fakülte yollarını. Seçimlerinden memnun, başarılı ve mutlu bir kariyer planlayan şanslı azınlık bir yana, birçoğumuz mezun olduğumuzda ne yapacağımızı, hangi yöne gideceğimizi bilmiyorduk. Zihnimizi ve yüreğimizi uyumla buluşturan kararlar vermeye alışık değildik ki. Bilgiyi ve kullanım alanlarını sentezleyen, onları hedeflerimizle buluşturan bir gözlük yoktu gözümüzde. Prada’lar, Chanel’ler, Ray Ban’lerimiz vardı, herkesin taktığı gibi. O yaşa gelmiş, bakış açımızı ve seçimlerimizi temsil edecek kendi gözlüğümüzü bulamamıştık ve standart gözlüklerle gördüğümüz dünyayı bizim sanıyorduk. Bizim diye inşa ettiğimiz o dünya her geçen gün yeni gelişmeler sundu bize. Kendi işimizi kurduk, ya da okuduğumuz fakültenin desteklediği bir işe girdik, evimiz oldu, belki kiralık, belki de bize ait. Kimilerimiz evlendi, hatta çocuk sahibi oldu, kimilerimiz ise yalnızlığı tercih etti. Benzer gözlüklerle baktığımız dünya üzerinde - “şanslı” kalıbıyla tanımladığımız azınlıkların dışında – birbirine benzer yaşamlarla döndük durduk. Bir gün bu döngüyü fark ettik ve yaşantımızla ilgili şüpheye düştük. “İçimde kullanmadığım bir potansiyel olduğunu hissediyorum”, “On yıl önceye dönebilseydim şimdi, neler yapardım neler”, “Oysa bambaşka hayallerim vardı”, gibi cümleler kurarken bulduk kendimizi. Acıyla karışık bir keder hissettik içimizde. Bu hissi doğru algılayabilseydik, aslında keder değil, kalplerimizden gelen bir değişim ricası olduğunu fark edecektik. Peki o ricayı yerine getirseydik ne olacaktı? Kim olduğumuzu, neyi, ne için başarmak istediğimizi tam anlamadan, çeşitli varış noktalarına odaklı “keşke”lerle dolu bir yaşam yerine, sürekli geliştiğimiz, kendimizle yarıştığımız, isteklerimizi tutkuyla gerçekleştirirken manzaranın tadını çıkardığımız bir yaşam yolculuğumuz olacaktı. Ben de, bir koç olmaya ve kısa süre öncesine kadar kendimi de parçası saydığım çoğunluğun dışına çıkmaya kalbimden gelen o değişim ricasını fark ederek karar verdim işte. 

Değişimi nasıl mı başlattım? Önce bütün o standart, moda gözlükleri bir kenara bıraktım, sonra da ID International Coaching’e geldim ve bir “koç gözlüğü” aldım! Öyle etkili bir gözlük ki bu, sadece kullanmaya karar verdiğiniz anda yaşamınız değişmeye başlıyor. Baktığınız her insanı tam, kusursuz ve tüm kaynaklara sahip kabul edebilmek, keşfedilmemiş potansiyelleri, kenara itilmiş hayalleri fark etmek ve ettirmek, önyargılardan uzak, uyumla, empatiyle iletişim kurmak ve “şanslı” kalıbına koyduğumuz azınlığın başarısının ardında tutkulu hayallerden doğan hedefler olduğunu anlamak koç gözlüğünün harikulade faydalarından sadece birkaçı. Taktığınız anda yaşam amacınızı ve tamamen kendi kaynaklarınızla gerçekleştirebileceğiniz hayallerinizi göstermekle kalmıyor, o güne dek iç cebinizde taşıdığınız olumsuz değer yargılarınız ve size zarar veren inançlarınızı gözden kaybediyor! Hızla, hedef ve isteklerinizi gerçekleştireceğiniz durakların olduğu bir yaşam yolculuğuna çıkarıyor sizi. Kalbiniz zihninizden ayrı çalışmıyor artık. İnandıklarınızı düşünüyor, düşündüklerinize inanıyorsunuz. Daha da muhteşem olanı, bu gözlükle önce kendinizi değiştiriyor, sonra da kalplerinden gelen değişim ricasını nasıl gerçekleştireceğini bilmeyen, bazen de bu ricayı duymayan insanları kendi yolculuklarına hazırlıyorsunuz. O yolda beraber yürürken yaşama öyle güzel, enerji dolu ve tutkulu bakıyorsunuz ki, baktığınız gibi yaşamaya başlıyorsunuz. Peki ya siz? Değişmek ister misiniz? Ya da başarmak? Ya da daha kaliteli yaşamak? Hatta belki bir hayaliniz var köşede bekleyen? Kalpten inandığınız ve zihninizin her köşesiyle desteklediğiniz hedefleriniz olsun mu artık? Döngünüzü kırmayı ve yaşamınızı manzaranın tadını çıkararak yol aldığınız bir yolculuk haline getirmeyi ister misiniz? Bu yolculuğu hak ettiğinize ve buna değer olduğunuza eminim. Şimdi tek yapmanız gereken bir koç gözlüğü almak, ya da takan biriyle tanışmak! Yolunuz açık, hayalleriniz gerçek, değişiminiz daim olsun… 

Beril Atakul İş ve Kişisel Yaşam Koçu 

 
Toplam blog
: 9
: 796
Kayıt tarihi
: 03.02.11
 
 

Kadıköy Anadolu Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara