Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Ne diyor Tencere sesleri…

Ne diyor Tencere sesleri…
 

Bugünlerde nasılsın diye sorulduğunda; telefonla konuşurken ya da yüz yüzeyken, öyle donup kalıyorum birkaç saniye… Ardından cılız bir cevap paldır küldür istemsiz dökülüyor dilimden; -Nasıl olayım ki? Ne o hayırdır? Diyenler de oluyor aralarında. İşte o zaman şaşkınlığım büsbütün artıyor. Yahu sen nerede yaşıyorsun? Bu olaylar Uganda’da mı oluyor? Sen neredesin? Diyesim geliyor. Bazen diyorum, bazen de demeye mecalim kalmıyor, çekip gidiyorum.

Hiç bir şey yokmuş gibi yapamayız. Dün Kızılay'da dersi yarıda kesip çıktık. Burası Kızılay mıydı? Dehşet ve korku içindeki halk, oraya buraya koşturuyordu. Küçük çocuğu olanlar panik halinde koşturuyorlar, taksi bulamıyorlardı. Helikopter sesleri, gaz bombası sesleri... Bu bir realite... Ağaç’ın anlamını ise geçmişe dönüp bütün o yaşananları bir bir irdelemekle ortaya çıkar.

Bir kere şunun ayırımında olmamız gerekiyor ki, ideolojik boyutta bakarsak olaylara, kimin hangi hizmeti yapıp yapmadığını dökersek ortaya çok ama çok yanılırız. Bedenimizi yüzde 50 yüzde 50 ayırabilir miyiz sevgili okuyucularım. Yüzde 50 nin biri kardeşim, diğeri annem olamaz mı? Bakın bizler geçmişi ne badirelerle kazanılmış, binlerce şehit vermiş bir milletin çocuklarıyız. Unutan varsa Çanakkale’yi yeniden gezebilir.

Burada düşünce farklılığı falan da yok. Müslümanlık, vatanseverlik, demokrasi, düşünce özgürlüğü hiçbir partinin ayrılmaz parçası olamaz. Ben, sen, o, şu, bu, onlar aynı zamanda hepsini yaşarım/yaşarız.

Bakın mesele, daha farklı bir mesele; yabancı kanallarda gösterilen “Türkiye” benim ülkem mi? Deyip herkesin az buçuk kendine çeki düzen vermesi gerekir.

Tencere sesleri, tava seslerini duyarken bir tarafım, incinen, kırılan yüreklerin sesi diyor, diğer tarafım için için ağlıyor neler oluyor ülkeme diye… Hadi çık işin içinden yüzde elli, yüzde elli…

Provokatörler hariç, bu sokaklara dökülen hani o bilgisayar çocuğu dediğimiz, hani oturup yemek bekleyen, sosyal paylaşım sitelerinden çıkmayan, bu nesilden bir şey çıkmaz dediğimiz nesil… Sokaklarda telef oluyor ve dimdik yürüyorlar, canları pahasına, onlar o.. çocuğu değiller, hepsi bu milletin evladı, sevgili okuyucularım…

Durup dururken kimse rahatını bozar mı? Ortalarda gezen insanlara bir kulak kabartın ne diyor bu ses/sesler? Sadece kendi iç sesini işitirsen sen de bir sorun var demez mi ecdadın?

Unutmuştuk o günleri polis artık öcü değildi. Bunun için çok uzun zaman geçmişti. Babacan polis, koruyan polis şu anda emir kulu, fakat vicdanlarına dönüp bir dakika baksınlar. Görevinin yaparken, kişisel çatışmalara girmesinler.

Sesini duyurmak isteyen milletim, provakatörleri içinize almayın, sakin ve milletimize yakışır bir şekilde isteklerinizi dile getirin.

Uzaktan birbirimizi incitmeyelim. Bu ülke hepimizin, bir şekilde akraba, dost, arkadaşız ve vatanımıza sahip çıkalım. Şimdi kin gütmenin, öç almanın, kibirli olmanın sırası değil. Her renkten, her sesten, her düşünceden kişi aynı ülkede dostça nasıl yaşadıysa şimdiye kadar, şimdi de öyle yaşayabilir.

Bu dünya hiç kimseye kalmaz. Arkamızda bırakacağımız şeyler sevgi, dostluk, iyilik ve güzelliklerdir. Barış ve huzur dolu günlere doğru…

e-mail:belginturan@gmail.com 

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..