- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Ne Güzeldi O Günler

Yorgun Kalemim
Televizyon internet yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzeldi ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar ama kuzine içten içe öyle yanıyordu ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa, maşanın üzerinde de kavurmalı yufka ekmek kızartılırdı. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu, sosis salam lükstü. Yumurta lezzetli, ekmek her zaman mis gibi kokardı... Şimdiler de bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış yufka ekmeğin lezzetini tatmamış, fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...
İçimiz huzurluydu. Ailenin bütün fertleri bir arada, öyle güzel günlerdi ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Portakal kabuklarını kuzineli sobanın üzerine dizer, kokusuna tav olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllarda kalan mutluluğuydu. Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar keyifle dinlenirdi... Günümüzde birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma televizyon programları ve internetin açtığı hasarlar yerine, hoş sohbet muhabbet geniş iletişim ve besleyici bir akraba komşuluk yaşamı vardı... Lezzet bir tarafa, akraba ve komşuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz kara saçta el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Sobanın üzerinde demlenen çay bir başkaydı... Domates sonbaharda hevenk yapılır, meyveler soğuk kilerde saklanırdı... Temel ihtiyaca, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar, İçeride huzur vardı. Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, enflasyon, internetin hızı düşmüş, kimin umurundaydı... Çünkü akrabalık vardı, dostluk vardı, komşuluk vardı, muhabbet vardı, sevgi vardı...
Yorgun Kalemim