- Kategori
- Felsefe
Ne için, nereye?

Felsefeci B.Russel’ a sormuşlar: Mutlulugu mutluluk yapan ögeler nelerdir sizce?
O da bu soru üzerine; "dört öğeyi en önemlileri sayarım: Bunların birincisi sağlıktır, ikincisi yoksulluğa düşmeyecek kadar varlık, üçüncüsü yakınlarımızla iyi geçinme, dördüncüsü de iş te başarı.Burada yakınlarımla iyi geçinmeden demek istedigim, kimine göre, dostluk, kimine göre aşk, kimine göre çocuklarına bağlılık. Bütün kişisel, içten yakınlıklar.”
Mutluluga engel olan şey nedir demişler, Russel da”… Mutluluğa karsı olan şeylerden en önemlisi kaygı dır. İşte, benim yaşlandıkça daha mutlu olmamın nedenlerinden biri de budur. Gittikçe daha az kaygılanıyorum. Kaygılarıma pek yararlı bir çare buldum: Önce şöyle düşünmek; Şimdi başıma gelecek en kötü şey nedir?... Sonra , şöyle düşünmek; ...Bundan yüz yıl sonra, hiç de o kadar kötülüğü kalmayacak bu işin....Belki hiç lafı bile edilmeyecek.. Gerçekten böyle düşünebildiniz mi pek o kadar kaygılanmazsınız artık. Kaygı, başıma gelebilecek tatsız olaylara göğüs germemekten ileri gelir.”
Bende diyorum ki, mutluluk üç temel kavram arasında dönenir..
Birincisi;derin bir sukunettir..Mutlulukla içsel huzur arasında çok temel bir ilişki vardır..Neredeyse felsefede huzur mutlulukla eş anlamlı “gibi”kullanılmıştır.Mutlulugu sukunet olarak algılamak ise, mutlulugun düşmanının “kaygı”oldugunu görmemize imkan saglar.Kaygının kaynagında ise “beklenti”vardır..İşte onun içindir ki kaygı “zihne takılmış kıymık” gibi bizi sürekli bir işkencenin eşiginde tutar.Beklenti ise bunun besleyenidir..Bir düşünelim bunu hemen görebiliriz..
Ikinci olarak mutluluk tembellikle uyuşmaz, mutlu olabilmek enerjik olabilmek ve dogamızla uyumlu bir faaliyet halinde olabilmekle mümkündür..Yani ruh hareketsiz olmak yerine bir faaliyette bulunma ve başarma hali ile kendini iyi hisseder, yoksa kıymık batmaya devam edecektir.
Üçüncü olarak diyecegimizi demeden önce;sukunetin çorak, kuru ve ilhamsız bir alan oldugu akla gelmesin diye bir şeyin altını çizmek gerekiyor.Burada bahse konu sukunet insanın temel duruşundaki denge, oturmuşluk ve içsel tutarlılıgı içerir.İşte bundan sonra diyebiliriz ki mutluluk üçüncü olarak aynı zamanda tutkulu olmayı, heyecanı ve baglılıgı da içeren bir kavramdır.Bir gün düşkün hale gelebilir, yaşanan bir fırtınalı ilişkiden sürünebilirsiniz, ama bunun sizi mutsuz kılmasından kendinizi alakoyabilirsiniz.En azından bu riski göze alma cesaretiniz, sizi geçici bir mutsuzluk haline soksa da, bundan kısa sürede çıkmak mümkündür..Sadece biraz cesaret ve zaman her şeyi onarır.
Fakat her ne olursa olsun ancak ve ancak bu üç öge bir arada bizde içselleşebiliyorsa mutlu olabilme şansı vardır, yoksa mutlaka bir yerlerde bir eksikli olma duygusu gelip bizi saracak ve kıvrandıracaktır..
Sonuç olarak diyecegim odur ki;bu ölümlü yaşamda bahsettigim anlamda bir mutluluga dogru sükunetle, enerjik ve tutkuyla yol almak gerek, zira bir gün yaşamın hitamında, son sözlerin “çok pişmanım, hiç yaşayamadım”olmaması ve acıyla kıvranmamak için…
Ölüm bile huzurla karşılanması gereken dogamızın bir parçasıdır.