Ne idik ne olduk

Nereden nereye geldik?, ne idik ne olduk? Bin yıllık kültür ve gelenek, görgü ve izan yok olup gitmekte. Görünen tablo karamsar olmayı gerektiriyor. Yüce peygamberimizin hadisi olan 'ilim Çinde bile osa alın' sözü ve büyük önder Atatürk'ün bize öğrettiği batı'dan neleri alıp, neleri almamamız gerektiği hususu ne kadar kalıcı olabilmiş belleklerde acaba?

Gençlerimiz kirli bir bilgi akışı içerisinde boğulmaktalar adeta. Küreselleşme denilen salgın hastalığın gittikçe yayıldığı günümüzde, iletişim araçlarının ve sistemlerinin yeterince denetlenememesi sorunu, karşımızda aşılması son derece zor bir engel olarak durmakta. İnsan fıtratına uygun ve yaraşır olan değerler artık önemini kaybediyor. Bunun en çarpıcı örneğini bazı yetenek yarışmalarında görmek mümkün. Dans yeteneğini sergilemek isteyen gençlerin yaptıkları mekanik bir robotu andıran garip hareketleri, gene insan yapımı olmayan elektronik ses efektleri ile sunmaları bunu yeterince ispatlamıyor mu? Nerede kaldı o bildiğimiz, insana yaraşır tarzda ve estetik yüklü dans hareketleri ve doğal müzik aleti sesleri? Ayrıca bütün bunlar, bir idol'ü taklit etmekten öteye de geçmiyor malesef. Bunları bir yaratıcı yetenek olarak görmek mümkünolmadığı gibi tarihsel kültürümüzün de bir uzantısı asla olamaz, olsa olsa bir bozulmanın ve kimliğini kaybetmenin bir göstergesi olabilir.

Cinsiyetlerin birbirine karıştığı giyim tarzları, saç modelleri, yabancı kelime ve deyimlerle zenginleştirilmiş bir konuşma biçimi asla bir medeniyet ölçüsü olarak gösterilmemelidir. Yozlaşma sadece bunlarla da sınırlı kalmamaktadır. Öz kimliklerden koparılma bir kere başladımı sonrası hızla gelmektedir. Cadde ve sokaklarda bir dolaşınız. Türkçe isimli iş yerleri gittikçe azalmaktadır. İstanbul Bağdat caddesinde birkaç tarihi muhallebici ve köfteci dışında Türkçe isimli bir mağazaya rastlamak oldukça zorlaşmıştır. Eğer İstanbul'da bir apartman isimi 'Manahattan Residence' olursa elbette yeni yetişen gençler de resimdeki gibi bir yozlaşma yoluna sapacaklardır kuşkusuz. Bu konuda eğitimcilerimize çok iş düşmektedir. Boş verip yılgınlığa düşülmemelidir. Ayrıca yetkililerin iletişim, basın ve yayın, internet gibi konulara daha etkili bir denetim şekli getirmeleri artık elzemdir. Avrupa birliği masalı ile de milletimiz uyuşturulmamalıdır. Yoksa, durum şekilde görüldüğü gibi..

http://bilimfirtinasi.azbuz..com