- Kategori
- Mizah
Ne kadar sallarsan salla, donuna düşer son damla!

Kim meşhur etmişti bu sözü, Yılmaz Güney mi? Belki de ben, ilk kez, Yılmaz Güney'in bir filminde işitmiştim: "Ne kadar sallarsan salla; donuna düşer son damla!" diye.
Aslında bugün yazmayacaktım ama bırakmıyor, gündem peşimizi bırakmıyor.
Meğer Ordu valisi, müftü ile "işbirliği" içerisine girerek şehirdeki camilerde bulunan pisuvarların kaldırılmasını ferman eylemiş..
Böylece, camiye gelen insanlar, ihtiyaçlarını oturmak suretiyle gidersinler; insandan ifraz olan atıklar da göz önünde bulunmasın; daha bir temizlik olsun..
Ordu valisi böyle düşünmüş olmalı, normal şartlar altında. İl müftüsü de, peygamberimizin bir hadisine dayanarak, ayakta işemenin "kerahetinden" söz etmiş.
Peygamber efendimizin hadisi şudur: "Develer gibi ayakta işemeyin"
Bu sözle, oturarak işemenin hem sidik torbalarının tam boşalması, hem de etrafa sidik saçılmaması açısından önemi vurgulanmış.. Deve teşbihi ile de, iş(eme)in insani şekline dikkat çekmiş..
Nitekim, bizim alaturka dediğimiz geleneksel tuvaletlerimiz de hep oturarak işemeye yönelik yapılmıştır. Hem de klozete bile değil, çömelerek oturmaya yönelik.
Bu türlü işemenin-hem büyük ihtiyaç, hem küçük ihtiyaç- açısından tam boşalmayı sağladığı için, daha sağlıklı olduğunu sıradan bir bevliyeciye sorsanız, size söyleyecektir. Eğer, sakatlık, yaşlılık gibi zorunlu haller yoksa, bizim geleneksel ve dini ifrazat biçimimiz budur.
Ama, biz "Batılılaşmaya" başladığımızdan beri, batılıların herşeyini almayı marifet saydık ya.. Tabii ki, tuvaletlerini de almalıydık. Onlar nasıl "işiyorsa" biz de öyle işemeliydik ki, çağdaş olalım..
Tabii bir de "kamusal alan" takıntımız var. Hadi, herkes evinde "alaturka" tuvalet yapabilir ama ya kamusal alanlar da olursa ne olacak??
Camiler de bir kamusal alan sayılmaz mı netekim!!!
Hem, "devletin valisi" nin, müftüyle "işbirliği" yaparak, kamusal alanımızda böyle bir "gericiliğe" meydan vermesi kabul edilebilir mi? Çağdaşlık elden gitmez mi bu durumda?
Eğer, bu türlü şikayetler basına yansımasaydı; yazarlar ve yazanlar konuyu böylece ele almış olmasaydı, şehir camilerinden pisuvarların kaldırılması haberinin, böylesine bir "çağdaş tepkiye" yol açacağı aklımın ucundan geçmezdi.
Memleketin tuvaletleriyle hangi akıllı uğraşır; hangi "aydın kişi" ayakta işemekle, oturarak işemeyi bir "çağdaşlık ölçütü" sayardı ki??... Orhan Veli'nin, erkeksi kadınlara; "erkeksen ayakta işe!" meydan okumasını saymıyorum tabii.. Onun niyeti başka çünkü..
Ama öyleymiş meğer.. Bu da bir çağdaşlık ölçütüyümüş..
Ah!.. Ak Parti iktidarı başımıza neler getirdin, millet öyle bir "diken üstünde" ki sayende, otururak çişini bile yapamıyor!!
Yahu, bırakın hijyeni, peygamber buyruğunu, bari efsanevi adamınız Yılmaz Güney'i dinleyin..
Demiyor muydu, kendisi; "Ne kadar sallarsan salla, donuna düşer son damla!" diye..
O son damladan kurtulmanın yolu da otururak işemektir işte..
Bunu anlamayacak ne var?
Hadi, iyi pazarlar..