Ne mutlu Türküm Diyene! YASAK

Sayın Cumhurbaşkanımız “Bu ülkede iyi şeyler olacak” demiş, arkasından hükümetin “Kürt açılımı “gündeme gelmiş, İçişleri Bakanı Atalay’ın yoğun çalışmaları başlamış ve düğmeye basılmıştı.

Açılımın ilk işareti olarak Haburdan 34 PKK lı içeri girmiş, devletin valisi, genel müdürü ve hâkimi seferber edilerek bu insanlar kurulan “Çadır mahkemelerinde” aklanarak serbest bırakılmıştı.

Serbest bırakılan PKK üyeleri binlerce yandaşı tarafından karşılanmış, PKK bayrakları ve Öcalan posterleriyle karşılanarak “devlete kurşun sıkanlar” bu kez devletin güvenlik güçlerinin koruması altında birer kahraman gibi çiçekle” karşılanmıştı.

Hükümetin açılımının ilk işaretleri ortaya çıkmaya başlamıştı. “Anaların gözyaşını dindirme söylemiyle dağdaki eşkıyaya teslim bayrağı çekiliyordu.

AKP iktidarı Kürt açılımı ile ilgili ana muhalefetten muhatap bulamayınca konuyu meclise getirmeye karar verir.

Ancak ilginçtir Kürt açılımı tam da Türkiye cumhuriyetinin kurucusu ve kurtarıcısı Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan on kasım gününe denk getirilir.

İşte on kasımda Yüce mecliste açılım müzakereleri yapılırken Anadolu’nun başka bir yöresinde, Uşak’ta da ilginç olaylar yaşanır.

Uşak’ta şehir içinde yolcu taşımacılığı yapan on beş minibüse devletin polisi tarafından ceza kesilir.

Şimdi, değerli okuyucularım “ne var ki bunda Trafik polisi her gün binlerce ceza kesiyor, vardır bir kusuru da ceza kesilmiştir” diyeceksiniz.

Sonuna kadar haklısınız! Ceza kesilen minibüslerin bir kusuru var, o kusur da minibüslerin arka camlarına “ne mutlu türküm diyene” yazısı ve Türk bayrağını asmak.

Yanlış duymadınız minibüslerin arka camlarına Türk bayrağı asmak ve Atatürk’ün Onuncu yıl nutku sonunda büyük bir coşkuyla tüm dünyaya haykırdığı “ne mutlu Türküm diyene!” sözlerini asmak.

Anadolu’da yaşayan insanları sık sık dillerine dolayan ve 36 etnik kimlikten bahseden ve Türk kimliğini ağızlarına almaktan korkan zihniyet sonunda Atatürk’ün bu muhteşem sözünden de ürkmüşler ve ceza keserek çözüme ulaşacaklarını sanmışlardır.

Bu olay büyük bir tepki çekmiş, özelliklede Uşak’ta halk arasında büyük bir infiale neden olmuştur.

MHP Uşak il Başkanı Metin Deniz Savaş bir basın toplantısı düzenleyerek tepkisini dile getirmiş, “Atanın sözünden ve Türk bayrağından kimin, neden rahatsız olduğunu anlayamadıklarını” ifade ederek; “polis araçlarında ki Allah, bismillah gibi yazıları da sökecekler mi merak ediyorum” demiştir.

MHP Uşak İl Başkanı Savaş “partimizin il binasına Ne Mutlu Türküm diyene! Yazısını asarak kampanya başlattık. Gelsinler buradan da indirsinler. Yazıları araçlardan, binalardan dağlardan silebilirler, ama gönüllerden asla silemezler”

Zihniyet hiç değişmemiş, dün zihniyet ne ise bugünde aynı.

Dün bu zihniyetin hocaları “Sen ne mutlu Türküm diyene dersen, yarın biri çıkar, ne mutlu Kürdüm diyene der” demişti. İşte bugünde bu zihniyet Atatürk’le ve Türk kelimesiyle kavgalıdır.

Oysa Ulu Önder Atatürk bu cümleyi büyük bir coşkuyla söylerken, hedefinde ne etnik ayrımcılık, ne de ırkçılık vardı. Aksine Osmanlıdan kalan, Anadolu’da yaşayan, bin yıldır beraber olan her kimliği birleştirmeye, ulus devletin kolları arasında toplamaya ve herkesin “ne mutlu Türküm diyene”! Sözünü rahatça söyleyebilmesini hedef almıştır.

Atatürk’ün Ne mutlu Türküm diyene! Sözünden rahatsız olanlara birden bire aklıma gelen büyük üstat Neyzen Tevfik’in dizeleri ile sözlerimi tamamlamak geldi.

Esir iken mümkün müdür ibadet;

Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et;

Senin gibi Dürzilerin yüzünden;

Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma,

Atatürk’e dil uzatma sebebsiz;

Sen anandan yine çıkardın amma!

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Sonsuzluk (Osman Özeker) 30.11.2009