Ne olacak bu Abdullah Gül'ün hali...!

Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, dönemini tamamladı; artık yeni bir Cumhurbaşkanı var. Ve Abdullah Gül, belli ki artık Çankaya’ya da, Ankara’ya da elveda diyecek…

İnsan böyle bir mevkiden ayrılırken neler beklemez ki?

Kişi bir Partiye sittin sene hizmet etmiş; en üst mevkilerde bir kurucu olarak, bir er olarak yıllarca görev görmüş, çalışmış bir kimse olarak ; elbette onun da bazı beklentileri vardı. Eee gönül bu, umar. Yani en aşağısından, Rusya’da olduğu gibi “al kardeşim Cumhurbaşkanlığını, ver bana Başbakanlığı..” diyebilirdi, ama dinleyen kim?

Belli ki yeni Cumhurbaşkanımızın yepyeni planları var ve bu planların içine Sayın Abdullah Gül dahil değildir.

Onun için her zaman olduğu gibi RTE Meclis’te, Parti içinde “Beyin Fırtınası” estirdi ve anketler yaptırdı (Bunu o her zaman yaptırıyor..) Çoğunluk herhalde Parti’nin başında Sayın Abdullah Gül’ü görmek istedi ama, ama oldukça büyük bir Partili’de yeni bir ismi Ahmet Davutoğlu’nu Parti Başkanı ve Başbakan olarak görmek istediklerini belirttiler.

Tabii bu arada, Sosyal Ağlarda, Abdullah Gül aleyhine bazıları veryansın etmeye başladılar. Bu eleştirilerin bir bölümünün Parti içinden geldiği sanılıyor.

Son durum belli değil. (Zaten hiçbir şey belli değil… Ne Cumhurbaşkanı tam bir Cumhurbaşkanı, ne Başbakan var..) Her şey muallakta. Millet de merak edip durur; ne olacak bizim halimiz, diye. Bir şey olmaz. TC: ti çok kavidir. Bunları kaldırır…

Fakat, Abdullah Gül yeni Başbakan’ın Ahmet Davutoğlu olacağını erken erken ilan ederek, bir ağebeyliğe daha soyundu. “Onu Parti’ye ben kazandırdım..”dedi..

Ama RTE bu konuda da bir sürpriz yaparsa hiç şaşmam. Çünkü onun sağ gösterip, sol vurduğu çok olmuştur. Maksat Abdullah Gül’ü yanıltmak değil mi, “Sana ne! Ben Ahmet’i değil, Mehmet’i Başbakan atadım ,” diyebilir. Abdullah Gül de konuştuğuyla kalır.

Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Parti içindeki “Yeni Yetmeler”den bizar ve de şikayetçi… “Bana saygısızlık yapıldı…” deyip geziyor. Bunun ardından, “İstanbul’a yerleşeceğini ve kendi Parti’sini kurup, birikim ve tecrübemi kendi davama, kurduğum partinin başarısı için vereceğim, demiş (diken.com.tr)

Ne denir, haydi hayırlısı. Bir akıllı adam çıkıp, bu memlekete doğru yolu göstermeliydi, değil mi… Ama biraz geç olmadı mı?

Bana göre, Sayın Abdullah Gül, çok geç kaldı. Harekete geçmesi için, Yeni Yetmeler’in laflarını mı dinlemek gerekirdi..

Belli ki Abdullah Gül üzülüyor. O üzülür de, eşi Sayın Hayrunisa Hanım, üzülmez mi! Köşkteki veda resepsiyonunda epeyce yakınmış, “28 Şubat sürecinde bile bunları yaşamadık…” demiş.

Daha dur bakalım. İnsan bir kez düşmeye görsün. Ondan sonra itiş kakış çok olur. Hele Abdullah Gül, İstanbul’a bir yerleşsin; Partisinin adını ve amblemini bir düşünsün. Parti’nin amblemi ne olur acaba? Biraz da siz Sayın Gül’e yardımcı olun. Ama bu aşamada erken mi diyorsunuz. Olabilir. Belki, Gül bu kararından da vazgeçebilir. Dur bakalım, gün doğmadan neler doğar.

Ama insan sormadan edemiyor? Abdullah Gül bir Parti kursa, önümüzdeki genel seçimlere girse; alacağı oy oranı ne olur?

Haydi bakalım anketçiler iş başına? Neler yumurtlayacaksınız, göreceğiz.

Daha parti filan ortada yok ha..! Ya olursa diyoruz. Bizim ülkede bazı işler öyle yürüyor da.

Ama bakarsın. Sayın Gül İstanbul’da Boğaz’a karşı evinde, çay, kahve.. öyle rahatlar ki, mevkiden ayrılmış bir çok Cumhurbaşkanı gibi o da istirahatı seçer. Ne uğraşacaksın, şu iki günlük dünyada, yeni yetmelere akıl vermek için. Yak çubuğunu bak keyfine. Parti kurmak şimdi mi aklına geldi.