Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '06

 
Kategori
İzmir
 

Ne olacak bu memleketin hali?

Evet! Ne olacak bu memleketin hali? Bu soru hep iki kadeh attıktan sonra mı söyleniyor Türkiye de. Hayır!

Son günlerin şiddet olaylarını izledikçe bu soruyu sorup, ''Ne Yapmalı'' çözümünün denkleminde takılıyor insan. Aslında denkleme uygulanacak formül ''İnsan''. Kolayca çözebilirsin artık. Çünkü soru kavranmış, çözüm yolu kafada şekillenmiş doğru formül yerine yerleştirilmiştir.

Ancak sonuç yanlış. Hay daa! gidiş doğru, formül yerli yerinde, eeee, sonuç neden yanlış. Formül deki insan faktöründe bir anormallik var. Hani toplumun en küçük nüvesi birey var ya işte onun doğumunda, gelişiminde ve yaşamında BİR TERSLİK VAR. Bireyin anormalliğini hazırlayanlar kimler? Anne, baba ve diğer ebeveynleri. Çocuk kelimeleri anladığı ve ilgi gösterilmeye başlandığından itibaren şekilleniyor. Her gördüğü ve duyduğu şey onu etkiliyor ve ona göre davranış biçimlerini sergilemeye başlıyor. Her davranışı aslında yetiştiği toplumun en küçük nüvesi ailesinin bir yansıması. Ailesinde gördüğü, işittiği her şey onun şekillenmesine yardım eden unsurlar. Sonra ki davranışları bu yetişmenin ürünü.

Düşünün (Aftan yararlanmış ) sabıkalı iki insan felekten bir gün çalmak için yola çıkıyor. Üç bin YTL bankadan çekiyor (bu para nasıl elde edilmiş). Uyuşturucu, alkol alıyor ve önüne geleni öldürüyor.

Cinnet. Ölüme susamışlık. Canilik.

Bu insanları kim yetiştirdi. Bu hale nasıl getirildi. Bunun müsebbipleri kim?Anne, Baba, kız kardeş, erkek kardeş, dayı, hala, amca.

Bir insanın bu mertebeye erişmesine neden olanlar aslında bu kişiler. Çünkü doğduklarında her birey ne kadar masum, ne kadar temiz değil mi?

Bayramın birinci günü kayınvalideden geliyoruz. Saat 22.30. Özel Sağlık Hastanesinin tam karşısında Ege mahallesinin bitirimleri kaldırıma oturmuş bira içiyor. Aralarında da kavga var. Korkarak geçtik. Konu Kuruçay mahallesi ile olan kavgaları. Ana, avrat küfrediyorlar. Tam karşılarında bir bina daha var. TRT İzmir Bölge Müdürlüğü. Sokak sessizliğe bürünmüş, panjurlar kapalı ama ışık süzmeleri var. Sokağa çıkmak yürek ister. Açık kalmış tek bakkal bira servisi yapıyor. Alkol duvarı yükseldiğinde ne olacağını sanki herkes biliyor. TRT güvenliği ile beraber.

Çevre sokakların hali de aynı. Eski başhekim 2. eşinden sonra ışıkları yakar oldu. Genç eşi terk edince o da korkuya kapıldı. Mali Müşavir kapalı panjurlar altında kutlama yapıyor. Ne kadar kapalı olsa da ses sokakta. Sokakta aşırı gürültü oldu mu o ışık süzmesi de, o kutlama sesi de kesiliyor. Hani ''korku dağları beklermiş'' ya.

Sabah sütliman. Sadece 3- 5 araba soyulmuş, bir eczane talan edilmiş, bir iki ev soyulmuş, kurşunlama, darp ve gasp sayısı meçhul.

İşte halimiz.

Bakkal sınırlarını aşmış, bizde mi silahlanalım diyor. Belki haklı. Televizyon dizilerinde sürekli ayaklara sıkıyorlar ya. Alarm ve camın bayağı kalın olmasına rağmen, koca camı kırıp eczaneyi soymuşlar. Uyuşturucu ihtiyacı hasıl olunca, para da olmayınca muadili yetiyor demek ki.

Toplumsal tepki sınır tanımayabilir zamanı gelince. Yakında hırsızların, kapkaççıların elektrik direklerine bağlandıklarını görebilirsiniz. Çünkü güvenlik güçlerine güven sıfır. Güvenlik güçlerinin hırsızlarla, uyuşturucu satıcılarıyla beraber çalıştıklarını gazetelerde okuyan vatandaş elbette kendi önlemlerini almaya başlayacak ve işte o zaman Türkiye, tarihinin en büyük kaosu ile karşı karşıya kalacak. Küçük Amerika olmanın ötesine geçeceğimize bahse girebilirim.

Bu günlerimiz iyi günler, bilesiniz. 21.5 milyon genci olan ve büyük bölümü 12 Eylül ve Özal yaklaşımıyla eğitilmiş kafaların hakimiyetindeki ülkemizde daha da beterlerini göreceğiz.

Bir ülkede öğretmen, asker, polis, savcı, doktor gibi topluma yön veren meslek gruplarının çocukları hırsızlık, hortumculuk yapıyor, ahlaki çürümüşlüğü yaşıyor ve KATİL olabiliyorsa, o toplumda bir sorun var demektir.

Bu toplumu yeniden yapılandırmak, geleceğe güveni sağlamak için yeniden ''AYDINLANMAYA'' ihtiyaç duyulduğu aşikar.

Atatürkçü aydınlanmaya çomak sokulduğundan halk, cüppelilerle, üfürükçülerle ve entelektüel şarlatanlarla düşüp kalkmakta, yazılı ve görsel iletişim araçlarına hükmedenlerin ahmak ve aymazlığı yangına körükle gitmekte, yönetenler hırs ve şehvetlerini toplumda sınamaktadırlar.

İvedi ''Halk Evleri'' açılmalı, buralarda okumuş, okumamış, lisanslı, yüksek lisanslı tüm ebeveynler ve gençler ''toplumsal bilinç'' eğitiminden geçirilmelidir. Bizi çürümüşlüğe itenlerden ve kendilerini bu çürümüşlükten kurtarmak için başkalarının sırtına basanlardan kurtuluşun tek çaresi bu.

Unutmayınız başka TÜRKİYE yok!

 
Toplam blog
: 58
: 708
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Erzurum 1959 doğumlu. İşletme mezunu. Bir Kamu şirketinin Muh.Md.Yrd.'dan emekli. Kent yaşamının zor..