Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Temmuz '09

 
Kategori
Spor
 

Ne zaman bırakacağız düşmanlığı

Ne zaman bırakacağız düşmanlığı
 

sporda düşmanlığa hayır


Sene 2008... Fenerbahçe UEFA Şampiyonlar Ligi'nde... Sevilla gibi güçlü bir rakibi elemiş, çeyrek finalde Sevilla'dan çok daha zor bir rakip olan İngiliz Devi Chelsea ile eşleşmiş. Ve ilk maçı da kendi sahasında 2-1 kazanarak İngiltere'ye nispeten avantaklı bir skorla gitmişti. Ben de bu maçı arkadaşlarımın kafesinde Beşiktaş taraftarı olmama rağmen üzerimde Fenerbahçe formasıyla Fenerbahçeli arkadaşlarımla kolkola izledim. Ortamda Fenerbahçeli olmayan bir tek ben değildim. Benim dışımda yine Beşiktaşlı ve Galatasaraylı arkadaşlar da vardı. Ve hepimiz o gece Fenerbahçe'nin başarısı için dua ediyorduk.

Ancak haber sitelerinin çoğunda ne zaman Beşiktaş veya Galatasaray ile ilgili bir haber çıksa kendi taraftarlarından çok Fenerbahçeli arkadaşların nefret dolu yorumlarıyla karşılaşıyorum. Arkadaşlar bu nefret neden? Bunu merak ediyorum ben.

En basitinden Gordon Schildenfeld olayı. Bütün Fenerbahçeli arkadaşlar "Eziktaşın yaptığı transfer bu kadar olur" gibisinden yorumlar yapmış. Beşiktaş yönetiminin acizliğinden dem vurmuşlar. Tamam biz de kabul ediyoruz Beşiktaş yönetiminin transfer olayında çok acizce davrandığından ama sadece bir kaç örnek, geçen seneye ait. Ne oldu Maldonado'ya, Josico'ya, Burak Yılmaz'a, Gökhan Emreciksin'e, Yasin Çakmak'a. Bunlar da Fenere transferle gelmediler mi? Çok büyük transfer denmedi mi. Hadi bir çoğunu transferlerde ellerinden çıkardılar. Peki Josico ve Maldonado'ya ne oldu. "Türkiye'de Yüzyılın Transferi" diye alınan İspanya Gol Kralı, Süper Golcü, Okçu Daniel Güiza Beşiktaş'a her maçta gol atmak, Milli maçta Türkiye'ye gol attırmak dışında ne yaptı.

Başarı dedin mi akla Galatasaray gelir bence. UEFA Kupasını kazandıktan sonra aynı başarıyı Süper Kupada da tekrarlayan Galatasarayın tek şanssızlığı bu başarıyı paraya dönüştürememiş olmasıdır. Ancak bazıları bu başarıya "tesadüf" diyebilecek kadar "kör fanatik"lerdir.

Bence artık yeter. Alkışlayalım "Türkiye'de rakip" takımları Avrupa arenasında, üzülelim gol yediklerinde, avazımız çıktığı kadar bağıralım maç kazandıklarında. Ama bırakalım artık düşmanlığı. Türkiye Avrupa'da "3 Büyükler"in aldığı sonuçlar sayesinde kendine yer bulmuyor mu? Dolayısıyla Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın başarısı aynı zamanda Türkiye'nin başarısı değil mi? Sivas, Trabzon Avrupa'da başarılı olsa fena mı olur?
 
Toplam blog
: 4
: 668
Kayıt tarihi
: 07.07.09
 
 

1983 doğumluyum. Mersin Üniversitesi İngiliz Dilbilimi Mezunuyum. İzmir'de bir özel okulda İngilizce..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara