- Kategori
- Şiir
Ne zaman büyüdük.
Ne zaman büyüdüm anlayamadım...
Daha dün gibi kanayan dizime annemin üfleyip,
düştüğüm yeri döverek tesellisi...
Evcilik oynarken girdiğimiz kimlikler çok yeni,
Hatta devamı anne baba oluşlarımız ...
Küçücük tencerelerde mutlu pişirdiğimiz yemekler,
Altına bez bağladığımız uzun saçlı plastik bebeklerimiz,
Zoraki içirdiğimiz hayali çay kahveler de taptaze belleğimde...
Bu günün testiydiyse dün,
Hangi zaman diliminde kayboldu MUTLULUK ?
Siyah olsa da önlüklerimiz,
Bembeyaz kurdeleli, iki örük saçlarımızla kelebekler gibiydik.
Platonik aşklarımız vardı sıralara kapanıp ağladığımız,
söylemeye, anlatmaya utandığımız !
Kibrit kutusu içinde mektuplaştığımız çocukluk sevdalarımız,
Saf, temiz ve çıkarsız...
Hatıra defterlerimizin sayfa sonları, aynı temenniyle noktalanırdı,
“Sepet sepet yumurta/Sakın beni unutma !”
Hangi zaman diliminde kayboldu VEFA?
Tommiks, Teksas, Swing, Zagor okur,
Çelik çomak oynardık mahalle aralarında.
Cep fotoroman, Barbara Cartland, Kerime nadir romanlarıyla
Aşkı hayal ederdik...
Yazlık sinemalarda gazoz , frigo mutluluğumuz,
Killing’ in maceralarıyla korkuya,
Zengin oğlan fakir kız aşklarıyla gözyaşına dönüşürdü...
Hangi zaman diliminde kayboldu SAFLIĞIMIZ?
Bu gün canımız yanmıyor artık dizimiz kanadığında,
Kalplerimiz paramparça can kırıklarından,
Kabuk bağlayan ruhumuzun derinliklerinde,
İçten içe sızlayan yaralarımız var...
Eksiliyoruz farkında olmak istemesek de...
Kaybolan zaman dilimlerinde ki yarım kalmışlıklarımızı
sığdırma çabasındayız son çeyreğe...
Ne zaman büyüdüm anlayamadım,
Parmak uçlarımda dün,
Kırışan ellerimde bu gün,
Ağır ağır kapanmaya yüz tutan gözlerimde yarın var...
Nurcan Yalun
24. Aralık.2014