- Kategori
- Dostluk
Necip Koni - İzmir / TR. (Bölüm:1)

NECİP KÖNİ. ADANA-TR İzmir'deydi.
Günlerden 10 Ocak 2009 Cumartesi saat 12.30. Evim de bilgisayarımım karşısında blogları okurken cep telefonum çaldı. Karşıma çıkan Mustafa Mumcu’ydu.
“Alo”
“Beni başkasının sayfasında hep tenkit edersin ha Ahmet.”
“Ağabey ben bir şey yazmadım ki.”
“Fazla konuşmada bak yanımda kim var”
“Kim”
“Necip Köni ağabeyin. Bak kendisine veriyorum.”
“Alo, Ahmetçiğim nasılsın.”
“Necip ağabeyim iyiyim. Sen şimdi İzmir’e mi geldin?”
“Küçük oğlumum acemilik dönemini bitirip yemin törenine katıldım. Yarın Ankara’ya yolcu edeceğiz. Onun için geldim.”
“Sizi nasıl görebilirim”
“Bir saat daha buradayım. Gelirsen görüşürüz.”
“Bir saatte gelemem de yarın olsa”
Şimdi sorduğun soruya bak. Adamın doğru dürüst vakti yok. Gel görüşelim diyor sen 1 saat içersin de gelemem diyorsun. Bir an önce nasıl hazırlanacağım diye düşünürken bu ara Necip Beyin telefonunu istedim. Verdi. Bu sefer ben aradım.
“Ağabey seni görmeyi çok isterdim. Ama şimdi çok az bir süre var ya.”
“Sen yine kafanı takma ben bir daha ki sefere geldiğim de görüşürüz.”
Ah! Allah’ım ne zaman bir daha gelir ki. Ölüm var kalım var belki hiç göremeyebilirim. Ne yapsam acaba. Gitsem mi gitmesem mi? Hazırlanabilir miyim? Hazırlanamaz mıyım derken bu ara jet hızıyla duş alıp eşimin gelmesini bekliyorum. Yanımda küçük kızım Melila var. Büyük kızım da okulda kursta. Tam ayakkabılarımı giyeceğim an eşim Selver Hanım geliyor.
“Adana’dan Necip ağabey gelmiş.”
“Kim o?”
“MB yazarı. Mustafa ağabey’in yanındaymış ben gidiyorum. Kırk yılın başında bizi görmeye gelmiş 1 saat sonra Mustafa ağabeyin yanından gidecekmiş. Sen annemlere git ben arkadan gelirim.”
“Tamam!”
Bu ara bir yere gitmesin ve beni beklesin diye tekrardan Necip ağabeyi arıyorum.
“Alo”
“Ağabey ben karar değiştirdim. Yola çıkıyorum ve yanına geliyorum.”
“Karşıyaka’dan İlyas ağabeyin de geliyor.”
“Tamam, görüşürüz.”
“Bekliyorum!”
Aşağıya hızlı adımla iniyor ve bisikletimi de alıp pedala basıyorum. İki çeşmelikten aşağıya bisikleti salıyorum. İki çeşmelikten Kemeraltına girilen yoldan kalabalığın içine dalıyorum. Biraz sonra Mustafa Mumcu’nun bulunduğu büroya giriyorum.
Evet, bir yıla aşkın merhaba dediğimiz bloğunu okuduğumuz yorumlarla kendisine misafir olduğumuz ve bize verdiği cevaplar da genel de büyük harf kullanan değerli yazarımız Necip Köni Bey karşımdaydı.
Devam edecek.