- Kategori
- Blog
Neden blog yazıyorum?

Sevgili Öğretmenim Tunay hanım, dersimize girdi, elinde not defterini ciddiyetle açtı, ilk okuyacağı ismi soluksuz dinlerken Şerife Mutlu adımı duyduğum an heyecanla tahtaya fırladım. Hazır değildim, kalbim çarpıyordu, gelecek soruyu heyecanla dinlerken, arka sıralarda oturan arkadaşım Yapukay, cesaretle parmağını kaldırdı, sevinmiştim "herhalde Yapukay gönüllü kalkıp beni kurtaracak" diye düşünürken apukay "Soruyu ben sorabilir miyim?" demez mi, allllaah Yapukay umudumu kırdın dedim Tunay Öğretmen "Sor bakalım" dedi, ben heyecanlı bekliyorum Yapukay ”Neden blog yazıyorsunuz?" dedi.
Ben aldım sazı ve de sözü ne zaman biter bilmiyorum. Belki arkadaşlarımın yüreğine su serpmek adına zil çalana dek sözü uzatıp arkadaşları, sözlüden kurtarabilirim.
Bir yıl getirdiğim başarılı karne babacığımı çok sevindirmişti Dolmakalem koleksiyonunun başına geçerek bana en sevdiği dolmakalemini seçti ve hediye etti, işte ogün kalbimin sol kulakcığına mürekkep kaçmıştı.
İzleyen yıllar yazdığım şiirler, kompozisyonlar, katıldığım şiir okuma yarışmaları aldığım ödüller bu alanda beni mimleyecekti.
1960 lı yıllar, memlekette kan gövdeyi götürüyor, on yaşındayım, olanları anlamaya çalışıyorum, duygumun ilk ilmeğini çeken altmış ihtilali ve öldürülen üniversiteli öğrenciler.
Kendimi bir dünyada algılıyorum, ama dünya bir kabus tünelinde, şaşkınlığımın, çaresizliğimin, çocuk kalbimde uyandırdıkları ilk şiirimle dile geliyordu.
Yıl 1960 27 Mayıstı /Vatan uğruna herkes/Canını feda etti/Cop yarası mı desem/Yoksa kardeş kavgası/Ablam desem yaralı/Ağbeyciğim şehittir/Kalplerde yanan ateş/Sanki bir cehennemdi/
Vatan garip bir çehre/Olmuştu hepimize./
Evet ertesi gün şiiri okula götürüp, öğretmenden izin alıp, sınıfa okumuştum. Arkadaşlarım alkışladı, Öğretmenim kutladı ve o günden sonra Öğretmenim beni şair Şerife diye çağırdı.
On yaşında şair lik ünvanını almıştım yukarda ki şiirimle. (affınıza sığınıyorum).
Öğretmen Okulu yıllarım, kendi yazdığım şiirlerle kazandığım, Atatürk’ün sesi plağı ödülleri, sınıfta yazdığım kompozisyonları arkadaşlarıma okuduğumda alkışlanmalar, falan filan, sizin anlayacağınız sahnenin tozunu yutmuştum.
İşin beni etkileyen yanı, yatılı okulda ben şiir yazarken, sınıf müthiş bir sessizliğe bürünür, herkes birbirini sessizliğe davet eder ’’susun Şerife şiir yazıyor’’ diyerek beklerlerdi.
Şiir biter ben onlara okurdum. Burda herkesin benim yazma anımda bana sessizlikle destek olmaları, yatılı okul, hep birlikte yaşıyorsunuz, şiirin yazma anında ki sessizlik bile paylaşılıyor.
Bu benim için çok ÖZEL beni okuyan arkadaşlarım olursa buradan onlara teşekkürlerimi sunuyorum.
1966 lı yıllar derin düşünceler başladı ellerimin içinde ki çizgilere söyledim bir gün bu şiirimi. ”Kader çizgilerim benim, /Yaşam çizgilerim/Alnımda avuçlarımda/Kuru bir ağaç örneği dilsiz/Kimi uzun kimi kısa/Sırrını vermeyen yoldaş/Falcıların ekmek parası/Kader çizgilerim/Susmayın dile gelin/Geleceğimden haberler verin./
Yazmalarım devam etti. 1998 de Evrenin Dili Sevgi isimli ilk şiir kitabım yayımlandı.
İkinci kitabımın şiirleri hazır. Basılmayı bekliyor.
Şiirlerimi dinleyen eş, dost, arkadaş, sen neden internette paylaşmıyorsun diye bana kızmaları sonucu, bir günMB. Yazarı arkadaşım, değerli, TÜL gibi İNCE yürekli güzel insan Tülin Aksoy’ un sayfasına girmeyi başardım ve ona yorum yazdım, o da ertesi gün beni sevinçle arayarak, "üyeliğini devam ettir ve şiirlerini yaz" dedi. Teknoloji özürlü ben çat pat, düşe, kalka yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışıyorum, teknik konuda yeterli değilim, idare ediyorum.
Tülin’ne müteşekkirim, MB: ailesine girerek çok güzel dostlukların köprüsünü oluşturdu.
Neden blog yazıyoruma?
"Kutuplara bölen bu dünyada, zamanın sarkacında, sallanmadayım sağa sola, yoruyor dışarıda ki dünya, içime dönüyorum yazdığımda, özgür hissediyorum.
..
Bazen bilinçaltımdan bilgiler alıyorum, ruhumdan ne haber soruyorum, şiir benim ruhumla iletişim kurabildiğim tek iletişim hattı.
Her iş sürekliliği açısından disiplin ister, blog yazmak, yazmamı süreklikılmaya yardımcı oluyor.
Üstelikte yazarken yalnız, paylaşırken çoksunuz, bu en güzel mutluluk. Yani siz bir dağ yamacından HEY! diyorsunuz, sesinizin çarptığı yüreklerden size cevap geliyor. Anlatılmaz bir mutluluk. Yani yazarken yalnızlıkların, paylaşırken çokluğunu yaşıyorsunuz.
İyiki varsınız MB yazan dostları, bana varlığımı hissettiriyorsunuz. Siz olmasaydınız yazdıklarım sağır ve dilsiz olurdu.
Yaşam boyu eğri bir yolda düz yürümek adına çok MİMLERİM oldu, ama sevgili Tunay ve Yapukay’ın beni MİMLEMELERİ diğer mimlerime inat, yüreğimde hep bir yıldız gibi parlayacak sizi seviyorum.
Şimdi mimleme sıramı kullanarak, ismini belirleyeceğim arkadaş larıma neden blog yazdıklarını soruyorum, kim mi arkadaşlar?
Ersin Kaboğlu
Rumi Mutlu
Ahmet50
Güzaltı