Neden yazıyormuşuz acaba...

Sevgili Ali İhsan Uğuz, blogda bir süredir süre giden bir mimleme ve mimlenme hadisesi sonucunda bendenizi de mimlemiş sağ olsun.

Yazmak....

Yazmak için çok özel bir nedenim yok. İleriye dönük ciddi hedeflerimde... bu budur, şu şudur diyebileceğim.

En kabul edilebilir gerekçem... içimden öyle geldiğindedir.

Bazen beni rahatsız eden, bazen mutlu, bazen mutsuz eden duygu ve düşünceleri içimden geldiği gibi yazmak, ,

Ve çoğu zaman da kontrolsüzce kağıda aktarma çabasından öte bir şey değil gibi sanki….

İz bırakma dürtüsü belki biraz da…

Belki de… bir gün gelip de bu dünyadan göçüp gittiğimde, çocuklarım beni özlediğinde, başları dara düşende kuytumu aradığında, sığınmak isteyecekleri bir liman, bir koy, bir sıcak kucak, omuz olabilme isteği.

Belki biraz aşk, biraz sevgi, biraz da isyan ve başkaldırı.

Bu dünyada ben de varım çığlığı belki birazda...

Belki hepsi, belki hiçbiri. Belki de başka bir şey.

Bize biçilmiş rolü oynuyoruz belki de hepimiz.

Kim bilir?

Fakat şunu söyleyebilirim ki…

Yazmayı seviyorum. Paylaşmayı da…

Hepimizin burada olma nedeni o değil mi biraz da…

Öyle veya böyle yazıyoruz, ama...

Uzun zamandır blogla ilgilenemediğimden ve kimin kimi mimlenip kimi mimlendiğini bilmediğimden, bir yenilik yapsam ve şöyle bir soru sorsam nasıl olur acaba?

Bu güne kadar yazanlar yazdı da ne oldu?

Bu bir hastalık belirtisi mi, yoksa yalnızlaşmanın bizlere verdiği lütuf mu?

Geçici bir moda veya akım mı ya da…

Çetin Altan niye yazıyor yıllardır. Ya da neyi değiştirdi?

Ve milyonlarca yazar.

Aziz Nesin.

Bekir Çoşkun.

Nazım Hikmet.

Oktay Ekşi.

Hulki Cevizoğlu ve Allah tarafından kendine gelen bir vahiyle Kuranı Kerim’ i yazdığı söylenen S. V. Efendimiz Hz. Muhammed.

Ya onca hengamenin, savaşın ve yıkımın arasında "Nutuk' u" yazarak tarihe geçen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ümüz ve diğerleri.

Ya onlarca Rubaiye imza atan ve en çok da Allah’ a çatan Ömer Hayyam?

Milyonlarca sayfa tutan onca kitap yazılmamış olsaydı eğer her şey daha mı farklı, daha mı güzel daha mı kötü olurdu ya da...

İnanın bilmiyorum.

Yazmakla ne kazanıyorum, ne kaybediyorum? Onu hesaplayacak da değilim.

Serseri mayın gibi yazmak istiyorum sadece ve yazıyorum.

İşte hepsi bu!