Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '12

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Neden yetişkinler çocukları cezalandırır?

Neden yetişkinler çocukları cezalandırır?
 

Neden yetişkinler çocukları cezalandırır? Oldukça sık görülen durum şudur: Yetişkinler, kendi başarısızlıkları ve hataları yüzünden, kendileri sorunu çözme konusunda yetersiz kaldıkları için çocukları cezalandırır.

Çocuk, doğduğundan beri eğer anne ve babasının gözetiminde yetişiyorsa, onun davranış biçimi zaten anne ve babasının ona verdiği eğitimin  bir yansıması, bir sonucudur. Eğitim sürecinde, yetişkinlerin yaşamı ve davranışları çocuğun önündedir. Çocuklar yetişkinlerden öğrenir ve onları kopyalar, ama  bu kopyalama doğrudan olmaz. Çocuk, bizim davranışlarımızı kendi algılama filtresinden geçirerek kopyalar. Dolayısıyla, kendi davranış biçimimizin, çocuğu nasıl etkileyeceğini ve onu nasıl başka olumsuz bir harekete teşvik edeceğini tahmin edemeyiz. Sonuçta, çocuğun davranış biçimi herhangi bir boş alandan ortaya çıkmaz, yetişkinlerden gördüğü kalıplaşmış bir davranış biçiminin yansıması olarak oluşur. Peki, çocuğu davranışı yüzünden cezalandırırken, aslında kendi hatamıza olan kızgınlığımızı mı dışa vurmuş oluyoruz?

Diğer yandan, çocukların doğuştan sahip oldukları niteliklerinide dikkatealmamız gerekir. Her çocuğun doğası farklıdır, kimi daha sakin ve duyarlı, kimi daha hareketli ve acımasız olabilir.  Doğal olarak, her çocuğun kendi doğası, nasıl davrandığını belirler.Peki, çocuğu doğuştan  gelen  niteliklerine göre davrandığı için ve bu nitelikleri taşıdığı için cezalandırmak adil midir?

Eğitim, öncelikle aile içerisinde başlar. Sonra çocuk kreşe gider, daha sonra da okula. Okul ortamında ise kitlesel kötü davranış örnekleriyle karşılaşır, bu örnekler çocuğu etkiler ve çocuk bu örnekleri kopyalamaya başlar. Taklit  etmek, doğa tarafından bize verilen, doğal bir öğrenim yeteneğidir. Bu yetenek, ebeveynleri, eğitimcileri ve öğretmenleri öfkelendirebilir ve yetişkinler bu durumdan hoşnut olmayabilirler, bu doğaldır. Ancak yetişkinler defark etmeliler kiuzun zamandan beri  kendileri de bilinçsizce toplumu taklit etmektedirler. Çocuklar, iyi  veya  kötü olan her şeyi anında yakalarlar, içlerine alırlar. Peki, eğer biz çocukları bu kötü etkilerden koruyamıyorsak, onların bu etkilere maruz kalmasına göz yumuyorsak, onları cezalandırmak  doğru mudur?   Bu durumda, cezalandırmanın adil olup olmadığı hâlâ büyük bir sorudur.   

Birçok insan, cezalandırılma korkusunun insanları kötü davranıştan uzak tutacağını düşünür; böylece küçükler şımarmaktan, büyükler suç işlemekten uzak durur. Fakat deneyimler göstermektedir ki genelde durum öyle değildir. Ceza, insanı hayata küstürür, ona hile yapmayı ve suçunu gizlemeyi öğretir. Bazen ağır bir cezayla çocukları belli bir kabahati tekrarlamaktan vazgeçirebilirsiniz. Ama bunun bedeli çocuk için ağırdır. Bu ceza yüzünden oluşturduğu iç yasak, dış bir obje olarak zihnini hep tahrik eder. Bu şekilde oluşturulan korkular ve iç engellemeler olduğu ve bu durum böyle devam ettiği sürece, çocuklar kısıtlı ve sınırlı olarak büyürler.

Çocuk yetiştirme konusunda ceza korkusu kötü bir temeldir.  Çocukta gizli bir saldırganlık ve sinsice hareket eden bir alışkanlık yaratır. Önemli olan koşul, çocuğun doğru davranışın ne olduğunu belli bir anlayışa dayandırmasını sağlamaktır. Çocuğun öncelikle, aile, toplum ve insanlar arasındaki ilişkilere dair yaşam prensiplerini anlaması gerekir. Bu prensipleri anlayan çocuk, bilinçli ve istikrarlı  bir insan olacaktır.

Sadece sevgi ve şefkat ile çocuk yetiştirmek imkânsızdır. Bu yaklaşımla çocuğun şımarık, kaprisli ve kötü niyetli olmasına yol açarız ve  bu çocuğun suçu değildir. Eğitim sürecinde, sevginin yanı sıra disiplin, kesinlik,bir takım kısıtlamalar ve tutarlılık olması zorunludur. Çocuğa dün  yasakladığınız bir şey için birdenbire izin vermeye kalkışırsanız, bu durum çocuğun kafasını karıştıracaktır. Ne yapması gerektiğini, nasıl davranması gerektiğini anlamayacak, şaşıracaktır. Diğer yandan, dün izin verdiğiniz bir şeyi de bugün yasaklamamanız gerekir. Anne ve babanın bu tür tutarsız davranışlarla çocuğa yaklaşımı çocukta kafa karışıklığına ve kaçınılmaz olarak bir öfkeye neden olur.     

Çocuk, yetişkinlerle olan ilişkilerine çok duyarlıdır. Bir yetişkinle olan ilişkisinin, kendi davranışına göre nasıl değiştiğini görmelidir. Yetişkinler,çocuğun yaptığı her şeye, onun davranışına mutlaka bir tepkigöstermelidir. Eğer çocuğun davranışı olumsuz ise, her ne kadar olumsuz olsa da, tepkimizi asla  agresif ve öfkeli çığlıklar şeklinde göstermemeliyiz. Çocuk psişik olarak duyarlıdır. Agresif tavır göstererek çocuğu travmatize etmek veya onun psikolojik savunma mekanizmasını etkinleştirmek  demek, çocuğun bizi algılayışını sona erdirmek demektir. Böylece çocuk kendi içine  kapanır ve sadece onu yalnız bıraksınlar diye bekleyen biri olur.

Eğitimin aracı, tartışma olmalıdır. Çocuğunuzla birlikte yalnızca onun davranışlarını değil, aynı zamanda diğer çocukların davranışlarını, yetişkinlerin davranışlarını ve kendi eylemlerinizi tartışmanız gerekir.Bunu büyük bir sabırla yapmalısınız. Böylece çocuk size içtenlikle konuşmaktan çekinmez, sizinle aynı fikirde olmama konusunda tereddüt etmez. Yani bu yaklaşımla, çocuğun kendi eğitimine aktif olarak katılmasını sağlayabilirsiniz.

Özel durumlarda, ceza vermenin gerektiği durumlarda ise aşağıdaki önerileri gözetmek oldukça faydalı olacaktır.

Öncelikle,  kesinlikle  tahrik etme ve öfke dalgası üzerinden çocuk cezalandırılmamalıdır. Bu durumda ceza kişisel intikam niteliği taşır. En iyisi, suçun işlenmesi ve cezanın verilmesi arasında  belli bir zaman geçmesidir. Bu zaman aralığı her iki taraf için de olayları sakin bir şekilde değerlendirme fırsatı verecektir.

Daha sonra bir ön tartışma olmalıdır. Çocuğun doğru olarak anlaşılması gerekir.Suçun neden olduğu zarar nedir? Çocuk neden bu şekilde davrandı? Onu böyle davranmaya teşvik eden motifler nelerdi?

Bu karşılıklı paylaşımdan sonra, çocuk, cezanın belirlenmesine katılmalıdır. Çoğu insan inanıyor ki ceza daha sık uygulanınca etkisi daha fazla oluyor. Bu doğru değildir. Aslında, ne kadar azceza verirseniz, cezanın o kadar daha fazla etkisi olur. Önemli olan çocuğun cezanın adil olduğunu kabul etmesidir. Çocuk bunu kabul ettiği zaman, ceza ağır olmasa dahi çocuk üzerinde çok daha derin bir etki yapacaktır.

Ayrıca, çocuk görmeliki ona uygulanan ceza yalnızca onun için üzücü değildir, aynı zamanda cezayı uygulayan yetişkinler için de üzücüdür. Mesela, eğer ceza  olarak çocuğun ona söz vermiş olduğunuz bir yürüyüşten mahrum kalmasına karar verdiyseniz, o zaman kendi başınıza yürüyüşe çıkmanız ve onu evde yalnız bırakmanız doğru olmaz. Sizin de kendinizi yürüyüşten mahrumetmeniz gerekecektir.

Umarım çocuğunuza ceza vermek durumunda kalmazsınız, ama ceza vermek gerektiği zaman da bu yazıyı ve önerileri hatırlamanızı dilerim…

 

                                                                                                                                                    

 
Toplam blog
: 78
: 427
Kayıt tarihi
: 01.11.11
 
 

Yaşam yolculuğu hepimizi farklı duraklarda indiriyor. Bu duraklara varmak için çeşitli eğitimler ..