- Kategori
- Deneme
Nefes almak...
“Her gün değil
Her an değil
Her nefeste acıyor her yerim
Ne bir defa ne bin defa
Kalmadı gözyaşı ağlamaya
Sor diyemem sana zor
Yaşayan ben sen değil
Zor diyemem zor
Tercüme etmem çok zor
Alıştığını kaybetmek bilir misin
Seni kaybettiğim gibi
Ben bilirim
Ben çektim
Kalbime gömdüm
Çok zor”
Sor-Atiye
https://www.youtube.com/watch?v=X3la2BA_5eo
Ormanda koşarken kulaklarında çığıra çığıra şarkı söyleyen bir Atiye “Sor” mu yoksa “Zor” mu diyordu!
“Kaybetmek
Yok olmak
Var olmamak”
Normalde yoksa, nasıl olurdu da acısı var olabiliyordu. Bir yerlerde okumuştu: “En büyük acı aşk –gönül- acısıdır.”
Çeke, çeke yanmıştı. Yüreği burulmuştu. Gözlerine hüzün çökmüştü ve böylece göz bebekleri normalden daha küçük gözüküyordu.
Koştukça acısı hırsa dönüşüyordu acısı. Baldırını zorladıkça zorluyor, yürek acısını fiziksel acıya dönüştürmeye çalışıyordu.
Bir taşa takıldığını hissetti ve takla üstüne takla atmaya başladı. Önce bir dala sürttü sırtını , arkasından kafasına bir taş çarptı ve bayıldı.
Anlamadığı şekilde yürek acısının bünyesinden çekildiğini hissetti. Arkasından vücudunun oynamadağını fark etti. Kalbini dinlemek isterken, onun atmadığını anladı.
Evet, olmuştu işte, aşk acısından ölmüştü. Ve o kadar basit ve kötü bir ölümdü ki hiçbir şiirsel tarafı olmadığı gibi, “oh olsun” der gibi ölmüştü! Ya da daha doğrusu b.k yoluna gitmişti!
Ve aşkından ölmüştü!