Nefes borusu!

Türkiye, uzun yıllar "küçük olsun, benim olsun" zihniyetinin elinde kaldı.

Küçücük kafaları ile küçücük avuçlarında tutabilmek için, "koca ülkeyi" zincirlere vurdular.

Büyümesin, yürümesin istediler.

Çünkü, yürürse büyür; büyürse onların olmaktan çıkardı.

Ama zaman durmadığı gibi, ülkeler de durmuyor.

Türkiye gibi, dünya coğrafyasının tam göbeğindeki bir ülkeyi daha fazla zincirlerde tutmak da mümkün değildi.

Ne yapacaktınız; Asya'nın gazı Avrupa'ya nerden geçecekti?

Başka yol, başka köprü var mı?

Yok..

Öyleyse, Türkiye'yi tutamazsınız; tutamadınız!

Bu boru, başka boru!..

Bu boru, "nefes borusu" gibi..

Kafayla gövdeyinin hayatını idamesi bu borunun sağlığına bağlı..

Borunun, her iki ucundakiler de, borunun geçtiği "köprü" ye ihtimam göstermek zorundalar..

Hayatları buna bağlı..

Bu boru, "hava gazı" borusu değil, resmen "hava" borusu..

Türkiye için, "küçük olsun, benim olsun" devri bitmiştir.

Siz "küçük" kalmaya devam etseniz de bu ülke büyümektedir.

Bırakın eski zaman entirikaları..

Biraz çağdaş olun, çağı anlamaya çalışın..

"Askerleri sivillere yargılatmam" diye "sivil mahkemenin" kapılarını aşındırmayın..

Ayağınız "boru" ya takılmasın..

Çekilin ayak altından!..