Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Neleri kaybettiriyoruz kendimize?

Neleri kaybettiriyoruz kendimize?
 

resim alıntı


Sen kaybolmuşluğuna sarıp kaybettin beni kendinde. Beni kendinde unuttun belki de. Bir borç alacak hesabının ortasında duyulan eski bir şarkının tatlı sızısına kapılırken bulup kaybetmeler arasında gezindin. Sen kaybetmeye zaten hep meyilliydin.

Çaresizliği öne sürerken hep, fark edemedin kendine en büyük engel yine kendindin.

Bir gülümseyişine hazırdı kanatlarım. Belki sana doğru beni uçuramazlardı, ama her çırpınışta sana yollanacak sımsıcak buselerim vardı. İstedin bunları hep, ama almayı bilemedin. Sen uzanmadan daha ben tutardım ellerinden. Severdin, sevinirdin bir kez de sen uzanmayı deneyebilseydin.

Biliyordum aslında yüreğinin bana olan sevdasını. Hep şarkılara sarıp gönderdiğin o sözlerin manasını. Kadehte son yudum gibi kalan, yarım cümlelerinin buruk tadını. Belki de o son yudum hep kalsın istedin. Tadı damağında, burukluğu kalbinin atışında. Belki de katık etmek istedin bu sevdayı, hep o hüzünlü şarkılara.

Tüm aşklara adanmış bir kurban mıydık biz?

O ertelenmiş törenlere, akıttığımız gözyaşları gibi, yüreklerin görünen kanları mıdır gözyaşları? Bilmiyorsun ama benim kanım bile dışarı sızmıyor artık. İç kanamalarım görünmez oldu. Yaram için için kanıyor kendi içinde, damlalar içime sızıyor. Sen bile göremiyorsun ya, saklı bir sitem hissederim tavırlarında. Oysa bilmiyorsun içimdeki birikmişliğin ağırlığını, neleri sırtlandığımı.

Kimselerin bilmediği bir şehri, bir ülkeyi, belki de bir adayı ne fark eder. Belki de kimselerin bilmediği bir kıtayı keşfetmiş gibiyim.Bambaşka bir yer, ne ırmakları, ne dağları ne o dağlarda açan çiçekleri benzemiyor diğerlerine. Ne güneş bildiğin gibi doğup batıyor, ne de sular aynı yöne doğru akıyor. Hiçbir şey bildiğimiz gibi değil orda. Tarif et desen, bildiğimiz kelimelerle tarif edilecek türden değil ki. Bulmak, görmek ama gösterip paylaşamamak, meğer ne zormuş tüm bunlar.

Bir ses içimden yükselip zorluyor beni. Akıt diyor yüreğinin kanını gözlerinin önüne ser yol yap yüreğine. Madem kurban istiyor, madem kan akacak bu şart. Acıma ona akıt kendi gözyaşlarını içine değil dışına, o görmeye dayanamasa da bunu istiyor aslında. İsyan edercesine haykır, bağır, çıldır hatta karşısında. “Bırakmam “de, “ölürüm de. Yalvarırcasına haykır yüzüne, yaşamak mı bu? Diye. Tokatlar misali çarpsın yüzüne sözlerin.

Sonra tut ellerinden, çek götür diyor o ses. Götür keşfettiğin o benzersiz kıtaya. Götür ki kendi gözleriyle görsün. Neleri kaybettirdiğimizi birbirimize...

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..