- Kategori
- Şiir
Nerdesin?

Senden öte senin adına
Dokunma derler yarattığına
Ayıp derler günah derler
Ey büyük Allah’ım nerdesin?
Sen ki bu âlemi yaratan
Sen ki çarpsın diye aşkla…
Yalnızca aşkla…
Getirip bu yüreği
Göğsümün orta yerine koyansın
Şu bahar günü pembeye duran
Gelinlik kız gibi bahçemde gülen
Şeftali ağaçları, erik ağaçları, portakal ağaçları
Ve papatyaları gelincikleri
Sarı sıcak gülüşleri
Altın sarısı kalpleriyle
Yüzüne yüz süren günebakanlar bile
Muhtaçken senin ışığına, aydınlığına, sıcaklığına
Güneşine vize koymak benim haddime mi?
İnanmak bu mu?
Seni sevmek bu mu?
Sen ki güneşinle ışık saçansın
Sen ki yedi iklim dört köşe yaşayan, yaşatansın
Sana inanmak için camiler yeter mi?
Minareler yeter mi?
Çarşılar yeter mi?
Hanlar, hamamlar, putlar yeter mi?
Ben nasıl dokunmam yarattığın bu güzelliklere
Nasıl erkeğim demem kaburgasından sıyrıldığım erkeğe
Nasıl karşı koyarım bana bahşettiğin dürtülerime
Ve nasıl yüz sürmem ellerine, göğsüne, yüreğine.
Bulutlar gökyüzünü sararsa güller biter mi?
Bülbüller öter mi aşk bahçelerinde
Yan yana oturmak kadın erkeğe
Birinin koynuna girmeye yeter mi?
Sevgi bu kadar basit mi?
Aşk bu kadar ucuz mu?
Adem’in kaburgasından sıyrılan Havva
Bu kadar azgın, bu kadar susuz mu?
Ki; gelene geçene pazar kursun.
Sen bize akıl vermedin mi?
Sen bize fikir vermedin mi?
Bir tek saç telini görmekle
Adem Havva’ya saldırır mı ki?
Sen aşksın.
Sen gecelerimde yüzüne yüz sürdüğüm İlahsın.
Nuruyla yıkandığım arındığım gül yüzlü ay'sın
Seni tasvir etmek, seni inandırmak, seni kandırmak
Bu kadar basit, bu kadar kolay mı?
Hiç görmedim ben
Aydedemin bana surat asıp, kaş çattığını
Hiç görmedim güneşimin kızıp, köpürüp, fırça attığını
Yoksa bana gülümser miydi?
El ele gezerken ışığında erkeğimle.
O, aşk kapımı çaldığında gülümser en çok
Işığı ruhuma dolduğunda gülümser
Soframı aşkla kurduğumda gülümser
Sevdiğim...
Kapımı aşkla çaldığında gülümser
Değil mi ki verdin bu kalbi bana
Değil mi ki verdin bu aşkı bana
Sana dokunur gibi dokunuyorsam ona
Susuz kalmış ceylana su verir gibi
Sunduğum bedenimi…
Kalbimi yüreğimi ve sevgimi
Biliyorum…
Biliyorum sen inkar etmezdin.
Edemezdin…
Sen ki yaratansın kadını ve erkeği
Sen ki yaratansın kurdu, kuşu, bu kâinatı
Sen ki sevdirensin bana ilahiliğini, yüceliğini
Benim sana karşı koymaya gücüm yeter mi?
Yetim hakkı, kul hakkı, dul hakkı demeden
Komşum aç, milletim aç, işçim aç, köylüm aç demeden
Senin adına milyarları iç eden
Konuşan senin adına yalancı, riyakar, hokkabazlara
Hüküm veren senin adına, adam öldüren, kayıranlara
Göstermek için, adaletini, gücünü, kuvvetini
Yeter artık çık, çık ortaya.
Eğer senin adaletin buysa inanmam sana
Yüceliğine, adaletine, asaletine
Sevgine aşkına ataletine
Sığınmam, sığınamam sana.
Ben sana sığındım.
Eğer buysa adaletin
Geri ver gecelerde senin için yaptığım yakarışlarımı
Geri ver dualarımı, sevaplarımı, günahlarımı
Sevgi adına, aşk adına, paylaşım adına
Adalet adına...
Geri ver ne olur
Rüyalarımı...
Ama biliyor ve inanıyorum ki
Sen onların anlattığı gibi değilsin
Sen kan görmeye dayanamazsın
Sen kin görmeye dayanamazsın
Sen melek muhabbeti yapıp da
Cin görmeye dayanamazsın.
Bilirim…
Bilirim!
Sen hurilerle dolu cennetini yüreğime aşk edensin
Sen elleri güllerle dolu meleklerini bana bahşedensin
Aşk-ı muhabbet öğütleyensin kadınla erkeğine
Sen izleyen, sen gözleyen, sen bilensin
İçini, dışını, yedi ceddini, sülalesini
Kalbini, yüreğini, dilini
Biliyorum.
Biliyorum…
Sen bunlar olmazsın.
Ve yine biliyorum ki Adem ile Havva
Aşk büyütürken şarap tadında
Sen de aşk büyütürsün kalbinde
Yarattığın lüt-fu şahaneleri
İzlerken gökyüzünde
Seni seviyorum Tanrım.
Ve sana inanıyorum
Sen bunu bilensin.
Her gece dua ediyorum, yakarıyorum sana.
Ve yine biliyorum ki, , ,
Sen beni din, dil, ırk ayırt etmeden sevensin.
Sen teksin.
Sana söyleyeceklerim şimdilik bu kadar tanrım.
Sana karşı bir kusur işlediysem affet.
Ne olur güneşinden, adaletinden ve gücünden
Kullarını haberdar et.
Aynur Sarıkaya.
28 Mart. 2008