Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Nerede bu beyaz atlı prens?

Nerede bu beyaz atlı prens?
 

Beyaz atlı prens bir hayal


Şimdi size bir erkek olarak keyifle okuduğum bir yazıyı aktarıyorum ve başlamadan belirtmem gerekirse, sonuna kadar hak verdiğim ve doğru bulduğum bir yazı olduğunu ifade ediyorum.

Beyaz atlı prens bir hayal

40 yaşında bir feminist hemcinslerine sesleniyor: "Daha azına razı olun, yoksa koca bulamayacaksınız!"
Sperm bankasından aldığı spermlerle hamile kalıp doğum yapan 40 yaşındaki feminist ve bekar anne Laurie Gottlieb, İngiliz The Times gazetesinde kaleme aldığı makalesinde acı itiraflarda bulundu.
“Dış dünyaya karşı hala kendimize ‘feminist’ diyor ve kendi ayakları üstünde duran bağımsız kadınlar olduğumuzu söyleyip duruyoruz ama aslında hepimiz geleneksel aile düzenini özlemekteyiz” diye yazısına başlayan feminist yazar sözlerine şöyle devam ediyor:
“Tabi ki bunu kabul etmeyecek kadar gururluyuz. Ama etrafınızda gördüğünüz 40 yaşını aşmış yalnız ve heteroseksüel her kadına hayatta en çok istediği şeyin ne olduğunu sorarsanız ve eğer samimi iseler, hiç biri size kariyer beklentisi içinde olduğunu, zayıflamak istediğini veya daha büyük bir apartman dairesine sahip olmayı arzuladığını söylemeyecektir. Büyük olasılıkla gerçekten istediği şeyin bir koca ve buna ilave olarak bir çocuk olduğunu itiraf edecektir.”
Yüzyıllarca süren kalıpları kırarak nihayet kadınlar daha yüksek ideallere, eğitim ve kariyer gibi hedeflere yönelmeye başlamışlardı. Ama ne kadar ihtiraslı ve başarılı olsalar da kadınlar 30 yaşlarına gelip hala evlenemedilerse panik ve depresyon hissine kapılıyorlar.
Laurie Gottlieb kendi yaşıtı bekar kadınlara basit bir tavsiyede bulunuyor: Razı olmasını bilin! Yoğun bir duygu paylaşımı veya kuvvetli bir ruhsal çekim beklemeyin. Çocukça alışkanlıkları veya hoşunuza gitmeyen yanları olsa bile bulduğunuz adamı 'düzeltmeye' çalışmayın.
Daha azına razı olun, yoksa koca bulamayacaksınız!

“Rüyalarınızın aşkını bulup derin ve anlamlı bir ilişkiyi sonsuza kadar yaşama hayaliniz varsa, gözünüzü açın ve etrafınıza bakın” diyor İngiliz feminist yazar ve hemcinslerine “Ne kadar da çok yalnız ve mutsuz kadın var. Hepsi de prenslerini bekliyor ama prens ya hiç gelmemiş ya da terk etmiş gitmiş. Sizce bu bir tesadüf mü?” uyarısında bulunuyor.
Laurie Gottlieb önerdiği bu yöntemin en ideal çözüm olmadığının farkında olduğunu belirtmekle birlikte ‘düzenli ve güvenilir bir aile hayatı’ isteyen kadınların da vermesi gereken tavizler olacağının hatırda tutulmasını istiyor.
Yaşınız ilerledikçe öncelikleriniz değişir. Romantik bir ilişki yaşamak hayalinizi ‘aile kurmak’ arzusuyla değiştirdiğinizde erkekte aramanız gereken özellikler de değişecektir. Bazı erkekler size çarpıcı gelmeseler bile iyi baba olurlar. Hayatınızın aşkı olmasa bile, entelektüel anlamda takdir ettiğiniz bir erkek eğer size saygılı da davranıyorsa belki üstünde düşünülmeye değer fırsat yakalamışsınızdır.
Arasıra bazı evli kadınlar Laurie’ye imrendiklerini söylüyorlar:
“Ne kadar şanslısın, çocuğa özel ders aldırmak konusunda ikna etmen gereken bir kocan yok” veya “Çok şanslısın, seks yapmak istemediğin bir adamla sevişmek zorunda değilsin...” Ve bu liste uzayıp gidiyor.
Laurie Gottlieb ise kendisine bu tür kıskançlık kıskançlık sözleri söyleyen hemcinslerine şöyle cevap veriyor:
“Tamam o halde. Eğer siz mutsuzsanız ve bana imreniyorsanız, kocanızı terk edin. Hatta kocanızı beğenmiyorsanız, onu bana gönderin..”
Söylemeye gerek yok: Ne kadar mutsuz olduğundan dem vuran ve sürekli sızlanıp duran evli kadınların bir tanesi bile bu teklifi kabul etmeye yanaşmıyor. (http://www.guncel.net/gundem/yasam/2009/02/10/beyaz-atli-prens-bir-hayal.htm)

*********************************************************

Üstte yazılanlar ve sonunda sorulan kritik soru aslında her şeyi özetliyor. "Eğer siz mutsuzsanız ve bana imreniyorsanız, kocanızı terk edin. Hatta kocanızı beğenmiyorsanız, onu bana gönderin..”
Yazı gerçekleri anlatır bir şekilde ele alındığından gerek erkek gerekse de kadınlar tarafından büyük ölçüde kabul görecektir.

Gün geçtikçe kadınların ekonomik anlamda kendilerine daha fazla güvenmeleri, kariyer, iş gibi güvencelerle eş seçme konusunda ki parametreleri arttırmalarıyla, günümüzde kariyer sahibi, para kazanan, ama kocası yani eşi olmayan kadınların sayısı bir hayli fazla. Bunun altında yatan asıl neden ise, kadınların kendilerine olan güvenleri arttıkça karşı taraftan beklentilerini sürekli arttırması ve mükemmeli arama gayreti.

Erkekler genel olarak eş seçme konusunda kafalarında bir ütopik eş oluşturmadıklarından bu konuda çok fazla sıkıntı çekmemekle birlikte kadınlar yaşları 30'lara geldiğinde güzellik ve beğenilebilirlik katsayıları azaldığında, genç yaşlarda beğenmedikleri eşlerden daha kötüleriyle evlenmeye bile razı olabilmekteler. Bir koca olsun da nasıl olursa olsun şeklinde düşünen birçok kadında bu yaşlarda türemekte. Hal böyle olunca gençken, tanıştıkları ve çok da önemli olmayacak problemleri gözlerinde kocaman yapıp beyaz atlı prens sıfatına layık görmediklerinden beğenmedikleri erkeklerin daha kötülerine razı olabilmekteler.

Erkekler için eş seçme kriterleri fazlaca parametlere dayanmamakla birlikte kadın da durum bazen böyle olmayabiliyor ve gerçekten de bir beyaz atlı prens hayali kafalarında kemikleşiyor. Netice de bir türlü beğenemeyen, beğendiğiyle yetinmeyen ve kafasında evlendikten sonra dahi daha iyisinin hayalini kuran ve sürekli bu beklenti içinde mutsuz olan kadınlar bir hayli fazla.

Bu şekilde sürekli daha iyiyi arama gayreti ve bulduğunu da sürekli değiştirmeye çalışarak kafasındaki ideal eşe yakınlaştırma gayretiyle bir sonsuz döngü içinde kafalarındaki ideal eşe yaklaşma noktasında sürekli hayatla ve karşılarındaki kişiyle bir kavga içinde olmak, kadınları sürekli mutsuz olmaya iten bir önemli konu.

Erkeklerin ise evlenecekleri kişide aradıkları çok ütopik ya da bir güzel eşsiz prenses olmadığından bu nokta da, hayatla ve karşımızdaki ile daha barışığız ve karşımızdaki eşi değiştirmeye yönelik çok fazla bir gayretimiz de yok.

Bir başka konu da erkeğin her yaşta evlenebiliyor olması iken kadının 30'lu yaşlardan sonra evlenme noktasında üstte de belirttiğim gibi beğenilebilirlik ve seçilebilirlik katsayısının azalması neticesinde beliren eş bulamama konusu ve bununle beslenen depresyonik haller.

Kısaca daha da uzatmadan noktalar isek, her iki taraftan da bakıp bir ortak cümle ile, karşımızda tüm isteklerimizi ve beğenilerimizi karşılayacak bir eş bulamayacağımızı düşünecek olur isek, bu gönül işlerinde daha az acı çekeceğimizi kişisel olarak belirtmek isterim.

Ütopik kişiler yaratmayan sağlıklı insanlara sevgilerle :)
http://www.kenaneksi.com/blog/?p=871

 
Toplam blog
: 21
: 1531
Kayıt tarihi
: 12.12.08
 
 

1986 İstanbul İtü inş. müh. öğrencisi.Fotoğraf, şiir, kitap, doğa, bisiklet, kamp, yayla, İkizdere ..