Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Ak Parti Saadet’e kavuşur mu?

Ak Parti Saadet’e kavuşur mu?
 

Ak Parti Saadet’e kavuşur mu?


2001 krizi ardından 3'lü koalisyonun erken seçim kararı alması neticesiyle 6 yılı aşkın süredir ülkeyi hükümet eden akp gelinen noktada sanal bir alternatifsizlik örneği sunarak yaşam damarının kesilmemesine özen göstermektedir.

Belli bir taban ve sabit bir ideoloji sahibi olmayan Akp, Erdoğan liderliğinde gerçekten takdir edilmesi gereken bir teşkilatlanma ile o dönemin olumsuz rüzgarını kendi lehine çevirmeyi bilmiş, ve yıpranmış eskimiş yürüyemeyen bir koalisyon hükümeti ardından, seçmenlere umut olmuştur. 2002 seçimlerinde seçmenler yani biz, gerçekten bir belirsizlik dahilinde biri bizi kurtarsın da kim olursa olsun anlayışı içinde eski yönetimi ve partileri vicdanlarından silmiştir. Bu yeni arayış döneminde Uzan başkanlığında Gp’nin de akıl almaz oy yüzdesi bu durumun bir başka göstergesidir. Sadece bağırarak insanlara umut aşılayarak ve boş vaatler kümesinden seçilmiş kelimelerle kurulu cümlelere rağmen insanlarımız bu umutsuzluk kaousunda Gp’ye %7.25 oy vermiştir. İşte bu belirsizlik rüzgarını iyi kullanan Akp aslında özü ile yeni olmayan(çoğu vekil Fp, Anap, Dyp) ancak lideri itibarı ile siyasette hem mağdur hem de iddialı bir yüz ile Erdoğan’ı ama önce Akp’yi koltuğa oturtmuştur. Ardından 3 Kasım seçimine katılamayan Erdoğan’ın Siirt’te yenilenen seçimler ardından hükümeti devralması ile bugünlere geldik.

Kısaca bir özet geçtikten sonra, önceki yerel ve genel seçimlerde hem Akp tarafından ittirilen, bu Chp’den iktidar olmaz söylemi ve Chp tarafından da sürekli aman bu Akp başa gelmesin laiklik zedeleniyor söylemi çerçevesinde adeta başka bir alternatif ya da parti yokmuş gibi ve bir daha da olmayacakmış gibi medyanın da buna çanak tutması ile seçimler ardında ve şimdi son döneme kadar böyle bir izlenim sürmekte.

Halkın büyük bir gücünü ardına alan Akp birçok noktada milletle uzlaşmış olmayı yeterli görmeyip (korkarak) kendine başka uzlaşma çevreleri aramış ve elindeki gücü yıllar boyunca heba etmiştir. Elindeki koltuk çoğunluğu ile yapılabilecek bir yeni anayasa bile kendileri için bir korku konusu olmuş ve bir daha gündeme getirilmemek üzere ötelenmiştir.

Özünü milli görüş çizgisinden alan ve tabanı da büyük ölçüde bu kesimden gelen insanlarla çevrili olan Akp, seçmenlere ve ülke vatandaşlarına sürekli bir istikrar söylemi dayatarak aman istikrar bozulmasın aman dengeler bozulmasın bu ülke aman koalisyonlarla zaman kaybetmesin ‘tehditleri’ içinde aylar ve yıllar boyu benzer paralellikte cümleler söyleye gelmişlerdir. 10 yıllık 20 yıllık vadelerle ev almış olan insanlar da bu sihirli istikrar kelimesi ardına takılmış ve süreç bu günlere uzamıştır.

Başlıktaki sürece gelecek olur isek, özünü Milli Görüş’de bulan Akp, yerel seçimler ardında Numan Kurtulmuş önderliğindeki yeni anlayışa yönelir mi? Son dönemdeki gelişmelere bakacak olur isek, 2002 Ecevit hükümetinden çok da bir farkı olmadığını görebilmemiz mümkündür, evet genel anlamda ülkede zengin daha zengin olmuştur ama bu gelir dağılımındaki uçurum da bir o kadar artmıştır. Makro ölçekte ihracat artışları gibi pozitif göstergeler olsa da yine bu pencerede ülke borç düzeyinin belki devlet adına değil ama özel sektör de yukarı noktalara doğru tırmanışı göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Halk düzeyinde olaya bakacak olur isek, kendilerine sürekli 2002 yılını referans alan Akp, dikkatle bakacak olursanız hiç bir zaman kendi hükümet dönemlerinden bir başka dönem ile kendilerini kıyas etmemişlerdir. Çünkü böyle yaptıklarında başarı istatistiklerinde belirgin bir düşüş olacağını görmeleri kaçınılmazdır. Bu nedenle de sürekli 2002 yılını kendilerine refere ederek sanal bir başarı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Daha mili bir ekonomi, yerel üretime öncelik gibi konulara yaklaşmak bir yana, devletin olan kuruluşları da bir kaç yıllık karlarına özelleştirerek bu noktada da bir yeteneksizlik ya da bir kesime hizmet söz konusu olmaktadır. Tonlarca satılan buğday, domates gibi tarım ürünlerine karşılık bir fotoğraf makinası ancak alabiliyor isek, teknolojik anlamda hala bilişim ürünlerine yahut teknolojik diğer ürünlere üretim noktasındaki uzaklığımız tüyler ürperticidir.

Gerici komşumuz İran, uzaya uydular atarken, Abd’den bağımsız silahlar üretirken, nükleer anlamda bilgisine bilgi katarken, biz yılların küflenmiş kelimelerini kullanıyor ve ya laiksin ya değil cümlesinde eriyor yok oluyoruz.

Alternatifsiz masalı bu ülkede ne kadar daha yürür bilmiyorum ama bir gün vicdan sahibi, yolsuzluklara yandaşlara ve yalakalığa daha fazla göz yummayacak bir kısım veya büyük bir kısım ‘bir zaman Akp’li’ olan kesimin tıpkı 2002'de olduğu yaşandığı üzere bir bıçak gibi bu kendini alternatifsiz ilan eden balonu patlatacağına ve bu derin söylemi yaracağına inanıyorum. Akp hiç bir zaman bir ideoloji partisi olmamıştır ve hiç bir konuda belirgin bir söylemi yoktur. Bu partiyi parti yapan da Erdoğan’dır bu partiye oy verenler de aslında Erdoğan’a oy vermektedir. Onun için Erdoğan yerel ve genel seçimlerde meydan meydan dolaşmak zorundadır. Oy verenlerin görmek istediği ampul değil kendisidir. Ancak lider bazlı ilerleyen bir parti’de yok olmaya mahkumdur.

Etrafına her dediğine evet diyecek baş sallayacak el kaldıracak isimleri toplayan ve ufak bir cızırtı duyduğunda ise, kendisini bir sonraki seçimle susturan bir anlayış içinde mutluluk yani bir başka deyişle saadet ne kadar mümkündür? Bu nedenle de insanlar saadeti arayacak başka ama omurgalı yuvalar arayacaktır.

 
Toplam blog
: 21
: 1531
Kayıt tarihi
: 12.12.08
 
 

1986 İstanbul İtü inş. müh. öğrencisi.Fotoğraf, şiir, kitap, doğa, bisiklet, kamp, yayla, İkizdere ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara