- Kategori
- Gündelik Yaşam
Neyi değiştirir sabahları gülerek uyanmak..

Bir ilkbahar günü kalkıyorsun yine sabahın en erken saatinde, başucundaki alarmin sesiyle e iş var değil mi:) Ama bu sefer o sabahın verdiği huysuzluk, o biraz daha uyuyayım isteği yok gibi üzerinde.Bir dakika sen gülüyor musun ,hem de uyandığında.
Hazırlanıyorsun yeni bir güne ,iyi de bu sabahın köründe bu gülümseme niye!Sen de inanamıyorsunki kendine, normal de somurtan o yüzüne.Ama hoşuna gitmiyor da değil yani.Seziyorsun aslında bugün farklı bir şeyler olacağını hayatında.O kadar dinç,hayat dolu ve mutlu uyandınki böyle hissetmemek elden değil.Acaba gece bir rüyamı görmüştün hatırlamadığın,o güzel rüyanın etkiside misin hala?Aman neyse ne ,sen mutlu uyandın değil mi ,gerisi kimin umurunda sanki.Evden çıkıyorsun,ilk defa bu kadar hızlı çıkıyorsun bakıyorum da, dinçliğinin verdiği bir şey olsa gerek.
Hep geç kaldığından işe kahvaltı yapamazdın ya; işyerinde, simitçiden aldığın o soğuk simidi yerdin,sonuçta sen kahvaltısız da yapamazdın. Şimdi vaktin var, bir kahvaltıya ne dersin.Uzun zaman oldu denizin havasını solurken kahvaltı yapmayalı değil mi?!Vapur iskelesine gidiyorsun, hayret bu kadar boş olur muydu hiç!Sen bir de yarım saat sonra gör değil mi:)Senin simitçi getirmiş sıcak simitleri ama daha başlamamış ''simit,sıcak simit'' diye bağırmaya, o daha ayılamamış galiba.Beliriveriyorsun başında simitçinin. Hayret ilk defa konuşuyor musun sen onunla ''erkencisin bugün abla'' diyor ve ilk defa abla kelimesi sana batmıyor.''Evet bugün sonunda şöyle denize karşılıklı bir kahvaltı yapabileceğim'' diyorsun o da ''Sonunda yiyebileceksin sıcakken simitlerimi'' diyor.Senin yüzünde kalktığından beri gitmeyen o gülümseme daha da artıyor,simitçi de gülüyor.Simitini alırken farkediyorsun demleme çay mı var simitçi de.Halbuki sen aynı simitçiden yıllardır simit alıyorsun!''Ohh'' diyorsun, ''bir de peynir olsa yanında'' merak etme o da var. Alıyorsun çayını,simidinin arasına peyniri sürdürmüşsün zaten.
Oturuyorsun denize karşı bir banka.Güneş kemiklerini ısıtıyor,burnunda denizin kokusu ve sabah sessizliğinin verdiği huzur benliğinde.Bir yandan simidini yiyor,bir yandan bölüp bölüp güvercinlere veriyorsun.Allah'ım ne kadar da huzurlusun!Bir an gözün simitçiye takılıyor,tam o sırada önünden küçük bir kız geçiyor,üstü başı pis ama ona rağmen o kadar güzelki.Simitlere bakıyor kız utangaç ve masum gözlerle, belliki baya aç,bir ara sana bakıyor,göz göze geliyorsun hemen kaçırıyor gözlerini senden.Ama gözleri hala simitlerde.Yemeğe devam edemiyorsun tabiki ,o gözleri gördükten sonra simitten küçük bir parça alıp küçük kıza uzatıyorsun simidi,kız çekingen bir o kadar da gururlu gelmiyor ilk başta,ama o kadar acıkmışki yaklaşıyor usulca,korkarak alıyor simidi, ağzına götürüyor hemen,bir lokma alıyor yüzünde koca bir gülümseme beliriyor ve gözleri ışıldıyor.Nasıl geldiyse usulca yine öyle ayrılıyor yanından.Çayını bitirip,simidi güvercinlere verdikten sonra kalkıyorsun banktan ve tam zamanında:) İyi günler dileyerek simitçiye,bu sefer ilk defa yürüyerek gidiyorsun vapur iskelesine.Jeton kuyruğuna girmeden jetonunu alıyorsun ve tam o sırada vapur geliyor gazeteni de alıp vapura biniyorsun.Ahh sonunda dışarıda yer bulabildin,en güzel yerini seçip oturuyorsun dışarıya denizin kokusunu içine çekip,martıların sesini dinleyerek okuyorsun gazeteni.Gazete daha bitmeden karşıya geçmişsin bile:) Vapurdan inişte hep bir kuyruk olur ya, hani sen de her zaman hemen inmek istersin, bu sefer bekliyorsun yerinde, aslında inmek de istemiyorsun ya, kuyruk azalınca iniyorsun zorla.
Çok sevdiğin işine geliyorsun.''Günaydın'' diyorsun herkese, ses tonunsa yetiyor aydınlatmaya günleri.Arkadaşların şaşırıyor tabi sendeki bu neşenin sebebini, merak da ediyorlar ve eminim içlerinden hep böyle kalsın diyorlar.İş bitiyor yine vapurla eve dönüyorsun ,akşam vakti vapur keyfinin farklı olduğunu farkediyorsun yıllar sonra ilk defa.
Eve varıyorsun.Biraz yorulmuşsun ama hala gitmemiş gülümseme yüzünden.Salonda asılı fotoğrafa gidiyor gözün,utanıyorsun biran ne hayırsız bir evlat olduğunu düşünüyorsun.Anneciğini kaç aydır aramadığını.Elin bile zor gidiyor telefona ki suçluluktan.Ama sonunda arıyorsun ve biliyorsun anneler asla darılmıyorlar.Aramana çok mutlu oluyor kadıncağız, bir dakika sen ağlıyor musun?! Konuşuyorsunuz,1 saati geçti farkında mısın kimbilir..Yanaklarında yaş,yüzünde koca bir gülümseme ve yüreğine huzurla kapatıyorsun telefonu. Yemek yiyip, dalıyorsun uykuya.Farkında mısın ne çok şey değişti hayatında.İlk defa sevgini paylaşmanın verdiği mutluluğu görebiliyor musun ve ne kadar insanı mutlu ettiğinin fakında mısın.Ne mi yaptın?Sen sadece sevgini paylaştın aslında. Sonunda da anladın galiba sevgi hayattır,onu paylaşmaksa hayatı anlamlı kılandır. Hep sevgiyle kal olur mu!Güne yine gülerek başla,yine aydınlat günlerini insanların, her şeyden önce kendinin.Sen mutluysan gerçekten,bu mutluluğu da paylaşırsın mutlaka ve aslında bu mutluluk da sevgidir. Sen paylaştıkça mutluluğunu, sevgini,mümkün değildir mutlu olmaması insanın!