- Kategori
- Siyaset
Niçin 400 milletvekili
NİÇİN DÖRT YÜZ MİLLETVEKİLİ
Yazan:Uçr Demirkan
Sayın Cumhurbaşkanı “400 millet vekilim olsaydı bu kanlar dökülmezdi”anlamına gelen söylemlerde bulunmaktadır.
Son olarak ana muhalefet liderimiz “şiddet önlenecekse biz 400 milletvekilini tamamlarız” demiştir.
Bütün bu söylemler ne anlama gelmektedir?
Bir anımı anlatacağım.
1998 yılında geçici görevle İspanya’da bulundum. O sıralar, Bask(vaskes)ların şiddetleri son derece şiddetliydi. Bask bölgesinde özerklik istiyorlardı.
Dönemin sosyalist Başbakanı(sanırım adı Suarez idi)anayasalarında özerk yönetimlerle ilgili hükümler olmamasına karşın Basklara özerklik tanımıştı. İktidardan düşünce anayasayı ihlal suçundan mahkemeye verilmişti.
Günümüzde Basklar özerk yönetime sahiptir. Onlardan sonra Katalonlar da (merkezleri Barselona)özerklik istemişler ve anayasa değişikliğinden sonra buna kavuşmuşlardır.
Son olarak Basklar Fransa’daki kardeşleriyle birleşip bağımsız devlet olmak istemektedirler. Katalonlar da öyle.
Gelelim ülkemize .
İlk kez Cumhurbaşkanı iken Turgut Özal ”Anayasayı bir kez delsek önemli değil” demişti. Ama hiçbir hükümet buna cesaret edememişti.
Sonra ünlü türban olayı yaşandı. Anayasa mahkemesinin “türbanın anayasaya aykırı olduğu”na dair kararlarına karşın fiili durum yaratılmış ve okulda, üniversitede, resmi dairelerde, adliyede, TBMM de türban takılmaya başlamıştır. Ana muhalefet partisi de bunu hoşgörüyle karşılamış ve ilk “fiili durum” yaratılmıştır.
Sonra, Cumhurbaşkanını halk doğrudan seçmiştir. Cumhurbaşkanı “Başkan”olarak davranmaya başlamış ve bunun bir “fiili durum olduğunu” belirtmiştir. Anayasanın bu fiili durumlara uydurulması için değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü, İspanya’da yaşananlar ortadadır.
Kürtlere özerklik verilmesi için anayasanın değiştirilmesi ya da anayasaya bu konuda ek yapılması gerekmektedir.
Bunun için 400 milletvekili gerekmektedir. O zaman, referanduma gitmeden anayasa doğrudan değiştirilecektir.
Bu fiili durumları göz önünde tutan güneydoğudaki bazı belediyeler ve ilçeler “özerklik”ilan etmişler ve fiili durum yaratmışlardır.
Türbanlılara ve cumhurbaşkanına yaratılmış fiili durumdan dolayı bir şey denilmez ve denilemezken, özerklik fiili durumu yaratan belediye başkanları tutuklanmış ve haklarında dava açılmıştır.
Bir başka anımı aktarayım.
1990 lı yıllarda terör olayları yine zirve yapmıştı. Kayınbiraderim Karadenizliydi. Onunla bu konuları tartışırken “verelim özerkliği olsun bitsin” demiştim. Kayınbiraderim, o zamana dek görmediğim bir milliyetçi tavırla “olmaz enişte. Sonra bizimkiler özerklik isterler” demişti.
Ben bu konuları bilmiyordum. Meğerse Lazistan devletinin bayrağı ve milli marşı bile hazırmış. O zaman çok şaşırmıştım.
Sonra kendi kendime “Allah bilir, arkasından da Büyük Ermenistan gelir” demiştim.
Anlaşılan, birileri Sevr anlaşmasındaki Türkiye haritasını gerçek kılmak için durmadan çalışıyorlardı. Bunu anlayınca çok korkmuştum
O zaman 400 millet vekili hiç olmamalıdır. Tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, birlik ve beraberlik sağlanmalı ve terörün kökü kazınmalıdır.
Bunu yapan bir ada devleti vardır. Ada devleti oldukları için aldıkları önlemlerle teröristleri bitirebilmişlerdir. Oysa biz cadı kaznı gibi durmadan kaynayan Ortadoğu ile çavriliyiz ve dış politika uygulamalarımızla bir Ortadoğu ülkesine dönüşmüş durumdayız.
O nedenle çözümümüz çözümsüzlük olarak görünmektedir.