Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Nietzsche üzerine giriş

Nietzsche üzerine giriş
 

Friedrich -wilhelm- Nietzsche


Bu yazının başına uygun ne başlık, ne de alıntı yapılacak bir söz bulamadım; bu nedenle özür dilemek gibi bir davranış da gösterecek değilim. Emin olduğum bir şey var ki; Nietzsche görseydi bu yazdıklarımı, çok fena sinirlenirdi; malum, kendisine göre sistemli felsefe yapmak yanlış bir iştir, yapılmaması gereken bir iştir, zaten her insan en derin felsefeden daha büyük bir bilgeliğe sahiptir ve bu nedenle sistemli felsefeyle ortamı kasmaya gerek yoktur.

Madem ki bu yola baş koydum; Nietzsche'den bahsetmek için felsefesini sistemli olarak bazı noktalara çekeyim...

Tanrı meselesi: Nietzsche nedense kafayı Tanrı'ya takamış. Nietzsche'nin bahsettiği hangi taşın altına baksanız altından Tanrı çıkıyor. Tanrı'yla yatıyor Tanrı'yla kalkıyor. Ne vardı bu kadar kafayı takacak? Çok mu kıskanıyorsun Tanrı'yı? Kıskanıyorsan niye söyleyemiyorsun, o kadar mı korkaktın? Dalga bölümünü geçersek; Nietzsche'nin Tanrı konusunda gerçekten iki yüzlü olduğu gerçeğine varabiliriz. Birincisi; -ağur basan taraf elbette- Nietzsche'yi haklı bulduğum yerlerdir; ikincisi de Nietzsche'nin yüzü kızardı mı bilmiyorum ama açık açık yalan söylediği yerlerdir -yeri geldiğinde onu da yazacağım-.

Aşk meselesi: Nietzsche aşkı nerden bu kadar çok biliyormuş bilmiyorum ama teoride de pratikte de mantıklı çıkarsamalar yaptığı gerçeği yadsınamaz. Nietzsche'yi okuyup <ı>''Kendi kendini çok seviyormuş, bakın hele.'' demek de saygısızlığın dik alasıdır. Herkes haddini bilsin, yazılanları dürüstçe okuyalım -kendisinin yanlış anlaşılmak için müthiş çabalar göstermesi de atlanmaması gereken bir gerçektir-. Nietzsche'nin aşk konusundaki görüşleri tarih boyunca yazılmış en manalı sözlerdir, bu konudaki Nobel'i şüphe duymadan kendine veriyorum ve emekleri için teşekkür ediyorum.

İnanç meselesi: İşte Nietzsche'nin Tanrı konusunda yakalayamadığı açıklık, şeffaflık ve dürüstlüğü inanç konusunda yakaladığını söyleyebilirim. Bu konuda kendisini çok daha iyi ifade edebildiği de yadsınamaz bir gerçek. <ı>''İnanç; gerçeğin ne olduğunu bilmeme isteği.'' Daha üstün bir cümle kurabiliyorsanız lütfen çekinmeyin...

Üstinsan meselesi: Nietzsche'nin yine ucunu açık bıraktığı, neyden bahsettiğini belki de erken ölümünden dolayı netleştiremediği konulardan birisi. ''Tanrı yok; o olsaydı onun ben olmadığıma inanamazdım.'' diyen adama ''Üstinsan yok, o olsaydı benim o olmadığıma inanamazdım.'' demek geliyor içimden.

Umut-suzluk meselesi: Kimi çok bilmişlere göre Nietzsche umutsuz bir karaktermiş yazdıklarıyla düşünürsek. Bunu diyenlere ''Hadi canım siz de'' diyorum ve geçiyorum. Bir kez daha açıklayayım. <ı>''Ah şu melankoli! İnsanın gerçekten boğulabileceği bir deniz var mıdır?'' veya <ı>''Umut edin kardeşlerim! Sadece umut edersek yaşayabiliriz hakkıyla.'' Tabi bu satırlardan Nietzsche'nin garip bir şekilde umut eden, umutlu bir insan olduğu düşüncesine de kapılmayalım. <ı>''Umut; sadece insanın azabına neden olur.'' diyen bir insanın burada bahsettiği umudun da doğaüstü beklentiler olduğunu belirtebiliriz.

Bilgeler üzerine: Nietzsche ilgi çekmek için mi bilinmez kendisinden önce yaşayan bilgelere karşı korkunç bir nefret beslemekte. Burada kendisine ''Haddini bil efendi!'' demek de bana düşer. Platon'a, Sokrates'e, Hegel'e dil uzatmasının hiç gereği yoktu. Kendisini itici kılmaktan başka bir işe de yaramıyor. Ucuz popülizm yapmaya çalışarak kendisini de epeyce düşürmüş, hiç tasvip etmedim.

İnsanlar: Nietzsche'nin yine yalanlara sığındığı bir konu insanlar konusu. İnsanları çok sevmesine rağmen niye <ı>''Sevmiyorum insanları - onlar üstinsana uzanan köprü değil.'' gibi akla zarar laflarla insanları sevmediğini anlatmaya çalışır ki? İnsanları çok sevdiği çoğu kelimesinden anlaşılırken bunu inkar etmek neden? O kadar mı korkaktın Nietzsche? Düşündüklerini itiraf edemeyecek kadar mı? İşine geldiğinde öyle değildi ama insan işte, yalan söylemeyi marifet sanıyormuş.

Yeter bu kadar başlık. Gerisini aklıma gelince araya eklerim artık. <ı>-bu da şiirsel oldu; son günlerde şiirsel düz yazı geleneğini devam ettirmeye yöneldim istenç dışı; bu arada bugün 22 Mart-

 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..