- Kategori
- Öykü
Nilgün - 5

Nilgün
"Abi bak! " dedi çocuk yanında bulunan genç delikanlıya ve devam etti." Görüyor musun ben sana söylemiştim bu Hatice Teyze kıza kötü şeyler yaptıracak diye." Hasan bir anlam veremez Bakkal Muhittin' in çırağı Müslüm' ün söylediklerine. " Ne diyorsun oğlum sen? Görmüyor musun irlikte iş almışlar demek ki temizliğe gitmişlerd işte. " Yok abi valla ben dün kulaklarımla duydun Hatice Teyze' yi telefonda biriyle konuşurken. ( Tamam Şeref Bey tam sizin istediğiniz gibi bir kız buldum ) diyordu telefonda. " Hasan anlamsız bakışlarla Müslüm' e dönerek " Kim ki lan bu Şeref denen p.. kurusu? Ne iş yapar, nedir, necidir? " Müslüm ses tonunu biraz yükselterek " Ben nerden bileyim abi bana soruyorsun? Git Hatice Teyze' ye sor. Telefonda o kişiyle konuşan kendisiydi, sanki ben telefonun içinden karşı tarafta konuşanın kim olduğunu görüyorum töbe töbee! " Hasan biraz duraksadıktan sonra sırtını kaldırımın tam da ortasından geçen, her tarafını pas bağlamış olan elektrik direğine vererek ve sağ bacağını da direğe dayadıktan sonra " Ulan cadı karı ben sana yapacağımı bilirim, hele bir çıkın siz o evden de görürsün sen! " diyerek öfkeli öfkeli mırıldandı kendi kendine.
Hasan, Nilgün' le aynı mahallede oturan 19 yaşında tabir yerinde ise zıpkın gibi bir delikanlı idi. Delikanlılığı babadan kalmış gibiydi Hasan' ın. Zira Hasan' ın babası o mahallenin eski kulağı kesiklerindendi. Ama Hasan babası gibi önüne gelenle sataşan biri değildi. Nerede bir mazlumun göz yaşı dökülse mahalle sınırları içinde hemen yardımına koşar, meseleyi anlar, anladıktan sonra da meseleyi kendince sonunun ne olacağını düşünmeden en kestirme yoldan çözer ve gözü yaşlı masuma da gelip " Merak etme seni ağlatanın da hem kendi ağlıyor, hem anası ağlıyordur şu an " dedikten sonra ardına bile bakmadan oradan uzaklaşırdı.
Omuzuna kadar inen siyah, ince, düz saçları, kahverengi gözleri ve 1.80' lik selvi gibi boyu vardı Hasan' ın. Dışarıdan bakıldığında pek bir şeye benzetemeseler de Hasan' ı mangal gibi yüreği vardı. Darda kalanın yardımına hemen koşardı. Maddi olarak bir iyiliği dokunamasa da üzerine düşen vazife ne ise sonuna kadar yapardı manevi olarak. Mahallenin çocukları Hasan' ı çok severdi. Mahalle maçında her zaman Hasan' ın kendi takımlarında olmasını isterler, bu yüzden zaman zaman tartışırlar ve sonunda da Hasan Abileri için yazı tura atmak zorunda kalırlardı hangi takımda oynayacağına karar vermeleri için.
Bir kış günü durakta mendil satarken görmüştü de Nilgün' ü içi ezilmişti Nilgün' ün o haline. Ayağında yırtık bir etek, bluzunun düğmeleri kopmuş, yakası eskimiş, elleri soğuktan yara - bere içinde kalmış, çakmak gzlerindeki yaşlar yanaklarından süzülürken ince bir çizgi oluşturmuş halde o soğukta mendil satarken görmüştü Onu. Ne yapıp edip kıza yardım etmek istiyordu ama nasıl yapacağını ne yapacağını da bilemiyordu. Tam bu sırada yolun karşı tarafından kendilerine doğru onaltı - onyedi yaşlarında uzun boylu, siyaha yakın esmerlikte, geriye yatık saçları kirden jölelenmiş gibi görünen iki gencin hızla yaklaştığını görür. Bunların geldiğini gören sadece Hasan değildir. Nilgün de görmüş ve biraz da paniklemiştir gençlerin geldiğini görünce. Arkasını dönüp oradan uzaklaşmasına fırsat kalmadan gençler Nilgün' ün önünü keserler ve içlerinden biri " Seni bir daha burada görmicez demedik mi lan biz sana " der. ve devam eder " Kollarını, bacaklarını kırarız demedik mi sana kahpe " diyerek Nigün' ü sağ kolundan sıkıca tutarak ileri geri itmeye başlar. Nilgün ise ağlamaklı bir ses tonu ile " Tamam abi söz vallaha da billaha da ekmek çarpsın ki bir daha gelmem, sizin gözünüze görünmem abi nolur yapmayınbırakın da gideyim " diye yalvarmaya başlar gençlere. Hasan gördüğü bu manzaraya kayıtsız kalamaz ve yanlarına giderek " Hayırdır bilader noluyor burda? " diye sormasıyal gençlerden iri göbeği öne doğru çıkmış, gözünün birinin üzerinde korsan bandı gibi bant olanı Hasan' a dönerek " Bas git lan belanı bizden bulma, git nerde gebereceksen geber! " diyerek Hasan' ı itekler. Bunun üzerine Hasan tekrar konuşmasına fırsat vermeksizin korsan bantlı gencin ileri doğru çıkmış olan karnına öyle bir sağ yumruk geçirir ki genç olduğu yere yığılıp kalır. Arkadaşı duruma müdahale edecek olsa da Hasan kendine yaklaşan diğer gence de aynı sertlikte bir tekme atarak onun da can acısından kıvranmasını sağlar. Nilgün ise aralarından sıyrılarak otobüs durağının arkasına geçerek olup bitenleri korku dolu gözlerle izlemektedir.
beşinci bölüm sonu...