Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Nüfusu nitelikli artırabilmek

Nüfusu nitelikli artırabilmek
 

İktisat’ta anlatılan Gresham yasası, en kısa anlatımıyla kötü paranın iyi parayı kovması yasasıdır. Bu yasaya göre, göreli nominal değerleri aynı, fakat külçe değerleri farklı iki madeni paradan külçe değeri yüksek olan dolaşımdan çekilir. Böylelikle, külçe değeri küçük olan para -kötü para-, külçe değeri yüksek olan parayı -iyi parayı- kovmuş olur. Yani sonuçta kötü para piyasada egemen hale gelir. Gresham Yasası'na ilişkin tipik örnek altın ve gümüş sikkelerin birlikte dolaşımda bulunması durumudur. Buna göre gümüş (kötü para), altını (iyi parayı) dolaşımdan çıkarmıştır. 

Dünyanın en gelişmiş, kişi başına gelir düzeyi yüksek ülkeleri ne yazık ki! nüfusunu hızla artırmaya çalışan ülkeler değil. Yalnızca kişi başına gelir düzeyi de yeterli gösterge değil zaten, önemli olan çoğunluğun ortalama gelir düzeyine ne kadar yakın olabildiği. Yani gerçekten orta tabaka diye nitelendirilenlerin ne kadar büyük bir yüzdeye sahip olduğu. Demek ki marifet nicelikte değil nitelikte. Adamlarda akıl yok herhalde hızla üreyelim demiyorlar. 

Ülkemizde ise son yıllarda yaşanmakta olanlara bakınca bu yasanın değişik bir versiyonu uygulamada gibi görünüyor. Gün geçtikçe artan nüfus dolaşımdaki gümüş paranın miktarını artırıyor. Artırıyor çünkü nüfus artışını sağlayanlar orta gelir grubunun da altındakiler. Bu bir küçük görme tanımlaması değil, gerçek. Ne yazık ki yoksul yaşamlar, istisnalar dışında, yeni yoksul yaşamlar üretiyor. Böyle olunca kaçınılmaz bir biçimde değer yargıları, kavramlar, yaşama alışkanlıkları hızla dönüşmeye başlıyor. Buna bağlı olarak kentlerin sosyal yapıları da hızla dönüşüyor, ne yazık ki büyük bölümünde olumsuza doğru. Düne kadar dürüst bir vatandaş olmuş, tüm yükümlülüklerini( askerlik, vergi vb.) yerine getirmiş, öğrenimi sırasında ailesinin yanı sıra devlete de borçlandığının bilincinde olan ve hizmet ederek ülkesine katkıda bulunmaya çalışan ben ve benim gibiler azınlığa düşmeye başlıyor. Geçmişte bizden farklı koşullara sahip olanları dışlamayı, küçümsemeyi zerrece düşünmemiş olan biz, şimdi dışlanıyoruz. Konuşma şeklimizle, duruşumuzla, giyimimizle, okuduğumuz gazeteyle ayrı bir kefeye konularak başkalaştırılmaya çalışılıyoruz. İşin ilginç yanı düne kadar bizim gibilerle sorunu olmayanların, düğmeye basılmış gibi farklı tavır sergilemeye başlamaları. Oysa hepimiz biliyoruz ki ülkesini seven kişi ülkesine ihanet etmez. Gerçekten insani duygulara sahip olanlar başkalarıyla ve gelecekleriyle oynamaz. 

Yıllar önce köksüz çiçekler yetiştirilmesi için gerekli ortamı hızla hazırlayanlar, kendi kişisel hırs ve çıkarları için ülkesinin, insanlarının ve en önemlisi çocukların geleceklerinin karartılmasına ses çıkartmayanlar amaçlarına ulaşmak üzereler. Oysa biliyorlar ki, biz ülkemizi hep sevdik, hala da seviyoruz. Biz ülkemizin Ata’nın en büyük idealini gerçekleştirmesini istiyoruz. Çocuklarımızın çok daha özgür bir dünyada, daha varlıklı, daha kaliteli, standartları yüksek bir yaşam sürmesini istiyoruz. İyi olan her alanda dünya ülkeleriyle yarışabilmelerini istiyoruz. 

Ama nedendir bilinmez, artık, varlığımız, duruşumuz bile rahatsızlık vermeye yetiyor. Bu yeni anlayış ve onun uygulayıcıları bizim gibileri istemiyor artık. Biz elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız. Bir kez yaşanılacak bu dünyada insanların kardeşçe, huzur içinde, mutlu bir biçimde yaşamaları hayal değil. 

Asıl acı olan, biz tüm ülkede altın para dolaşımda olsun istiyoruz, ( yani herkesin iyi para olması için uğraşıyoruz) ama çıkarının nerede olduğunu bilemeyenler ise ısrarla gümüş paranın hakimiyetine doğru açılan yelkenleri şişiriyorlar. 

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..