Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '06

 
Kategori
Kent Tarihi
 

Nusretiye Camii

Nusretiye Camii
 

Eşim telefonda "Nusretiye Camii nerde?" diye sorunca çok şaşırdım. Herhalde tanıdığımız birinin cenazesi oradan kalkacak diye düşündüm.

Biliyorsunuz camilere ancak cenazeden cenazeye uğruyoruz. Sanki din konusunda biraz yanlış mı bilgilendirildik ne? Dini yanlış anlayan, yanlış uygulayan bir takım insanlar yüzünden, din motifi taşıyan her şeye mesafe koymaya başladık. Aslında ne demokrat, laik ve cumhuriyetçi olmak camiyle aramızdaki bağı koparmalıydı, ne de dindar olmak, cumhuriyetle, moderniteyle, çağdaşlıkla aramızı açmalıydı.

Öylesine bir duygu içindeyiz ki, camilerimizin tarihi değeri bile bizim için bir şey ifade etmiyor. Turistler dünyanın tâ öbür ucundan gelip camilerimizi hem sanatsal açıdan, hem mistik açıdan gezip görürlerken, biz her gün önünden geçtiğimiz caminin içine girip bakmayı bir kerecik bile aklımıza getirmediğimiz gibi, çoğumuz adını bile bilmiyoruz.

Yalnız benim Nusretiye Camii'yle ilgili şöyle bir anım var. Babam küçükken bana, "İstanbul'un en ince minareli camisi bu" derdi. Şimdi önünden her geçtiğimde, babamla o konuşmamızı hatırlıyorum. Ne var ki ben de merak edip bir defa içine girmedim.

Sonradan öğrendiğim bilgilere göre, gerçekten babamın dediği doğruymuş. Yeri gelmişken bu kısa bilgiyi size de aktarayım:

"İstanbul'da Tophane semtindeki Nusretiye Camii, Üçüncü Selim zamanında ahşap malzemeden yapılan Arabacılar Camii'nin ünlü Firuzağa yangınında yanmasından sonra, aynı yere İkinci Mahmud tarafindan yaptırılmıştır. İçinde hünkâr mahfili = Padişahlara mahsus bir mekân bulunan camilerden biridir. Nemden etkilenmesin diye yerden 3 metre yükseklikteki sütunların üzerine inşâ edilmiştir. Ampir üslupta bir yapıdır.

Ampir, sözcük olarak “İmparatorluk Üslubu” anlamına gelir. Esinini Yunan ve Roma gibi klasik üsluplardan alan bu anlayış, eski Mısır biçimlerinden de etkilenmiştir. Napoleone Bonaparte zamanında ortaya çıkan bu üslubu daha sonra Osmanlılar da benimsemişlerdir.

Nusretiye Camii’nde Ampir üslubun yanı sıra Barok üslup da görülmektedir. Perde motifleriyle süslü korkuluk levhaları ve soğan biçiminde kaideye sahip minarede Barok üslup egemendir. Nusretiye Camii’nde oranlar da değişmiştir. Ana kitle ve kubbenin çok yüksek olmasından dolayı minareler ince ve uzundur.

Yapıda bu dönem camilerinin ortak özelliği olan ferah ve çok aydınlık bir mekân yaratılmıştır. İç süslemesinde ise mihrap ve minberin yanı sıra kubbe eteğini çevreleyen yazı kuşağı dikkati çeker ki, meşhur hattat Râkım Efendi tarafından yazılmıştır.

Adının Nusretiye konulması da ilginçtir. Muhtemelen bugünkü cami alanının yangın sonrasında yardımların dağıtıldığı yer olmasından dolayı camiye, yardım dağıtım yeri anlamında Nusretiye denmiştir.

Mimarı ünlü Ermeni Balyan ailesinin ilk kuşağından olan Krikor Amira Balyan'dır."

Dikkatinizi çekmiştir sanırım, bu zarif dinî yapının mimarı bir Ermeni... Biz de her yıl Nisan ayında Amerika veya Avrupa gene Soykırımla ilgili ne yapacak, ne karar alacak diye diken üstünde duruyoruz.

Eşimin bana Nusretiye Camii'ni sorma sebebi ise çok daha başkaymış. Oğlumuz'u, İstanbul Modern'in yaz kurslarına yazdıracakmış da, adres olarak "Nusretiye Camii'nin arkası" demişler.

Ben okullar kapandı, servis parasından kurtulduk diye düşünürken, başıma bir de bu yaz kursları çıktı. Oğlum da ilk başta "ben tatil mi yapıcam, kursa mı gidicem" diye bir tavır koydu ama, sonradan bu işin oldukça eğlenceli olduğunu görünce direnmekten vazgeçti.

Konu içinde birbirinden ilginç konular ortaya çıkınca, İstanbul Modern macerasını başka bir yazıda anlatmaktan başka çare kalmadı.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..