Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '08

 
Kategori
Öykü
 

O derenin kenarında

O derenin kenarında
 

Resimvadisi.com


Dere kenarındaydı. Tahta banka oturmuş akan suya bakıyordu. Dere iki küçük tepenin arasındaki çukurundan bulduğu dar yoldan hızla akmaktaydı. Çevresinde çınar ve ceviz ağaçları sıralanıyordu. Güneş ağaçların arasından yapraklara yakalanmayan ışıklarını gösteriyordu bölük bölük. Eylül ayının zayıflayan güneşin ışıklarıydı bunlar. Rüzğarın yapraklara çarpıp geçerken çıkartığı hışırtılı sesi duyuyordu. Küçük ama hızlı akan derenin çevresinde uçup gezen böceklerde gezdirdi gözlerini. Rüzğarın yapraklarla sohbetini dinlerken, akan suyun çevresindeki birbiriyle tanışmaya çalışıp, kur yapan böceklerin dans eder gibi uçuşlarını izliyordu. Sevgililerini çağıran kuşlar, hem rüzğarın hem de akan derenin sesini bastırırcasına, şarkılarını söylüyorlardı.

Manzaranın içindeydi. Gördüğü bir resim tablosu değil, gerçekti. Rüzğardan bir uzun nefes hava çekti. Bir nefes daha, bir daha. Mutluluk bu kadar kolay olabilir miydi ? Yaşam bu kadar kolay ve basit görülebilir miydi ? Düşüncelerin ve hayallerin en sade ve duru kısmına ulaştığını hissediyordu. Şurada akan temiz, duru ve saf su gibi. Basit ama hayatın özünü taşıyan. Öğle üzeri bu dere kenarındaki hissedip, yaşadığı basit ama yaşamın köklerini taşıyan bu sahneyi ve oyuncularını belleğinin derinliklerine unutmamacasına kaydediyordu.

Bir an irkildi. Etrafı dikkatle dinlemeye başladı. Çevresinde bir tehlike mi vardı. Zehirli bir sürüngen. Yırtıcı bir memeli mi yoksa insan düşmanı başka bir insan mı etrafında olan. Dört bir yanına göz gezdirdi. Hiçbirisi yoktu. Çağlar öncesi burada olanları hisseder gibi olmuştu bir an. Haydutlar burada ateş yakıp et ve çay pişirmiş olabilirlerdi. Anadolu kaplanı avı olan ceylanı burada yakalamış ve ağaçlardan birine çıkarmaya çalışıyor olabilirdi.

Vücudu birden kasıldı ve kasları sertleşti. Bu tehlikelere karşı her an hazır olmalıydı. Etrafında öldürecek zehirli sürüngen ve eklem bacaklı araştırdı. Aklına kendisine haksızlık yaptığına inandığı insanlar geldi. Nasıl da kendisini aldatmışlardı. Yalan söylemiş, hırsızlık yapmış, kötü sözler söylemişlerdi. Peki sen dedi kendine, sen hiç hatalar yapmadın mı ?

Aynı olmasa da birçok başka hatalar yaptın. Kendinlesin, dürüstçe düşün. Evet, evet ihmâlkarlıklar, sözünde duramamalar, geç yapılan işler, senden haklı beklenilenleri verememen, olman istenen meslek ve durumda olamaman ve daha bir çokları.

Kötü bir insan mıyım ? Hayır kendimce. Oturduğu yere adeta çökmüştü. Kasları gevşemiş göz pınarları ıslanmıştı. Sonucuna ulaştığım tüm sorun ve kötülükler nereden geliyor. Bir salgın hastalık gibi birileri mi yayıyor yoksa bunlar bizim genlerimizde zaten var mı ? Koruma ve saldırganlık içgüdülerimiz bizi yanlış yapmaya mı sevkediyor. Evet bu olmalı.

Toparla kendini, yaşama sevincine ne oldu. Bak manzaraya, gör ahenği, al mesajı; haykırıyor her şey yaşama sevinci. Yaşamak ne maddenin kendi görme arzusu ne de doğanın parçası olan bitkilerle (onlara bağımlı olsak da) anlaşma değildir. Diğer tüm canlılar tabi ki bizim dostumuzdur. Biz insanların üreteceği robotların boyunduruğu altına girme ihtimali ne kadar azsa, bitkilerin, biz hareketli canlıların onlar için kontrolden çıktığımızı düşünmeleri de o kadar zayıftır.


“ Serkan” diye çağrıldığı yöne baktı. Abdullah seslenmişti. Yanında eşi Nilgün ve oğlu Can vardı.

“ Canın sıkılmadı değil mi, Serkan” dedi. Abdullah

“ Keşke bizimle gelseydin, güzel bir yürüyüş yaptık patikalardan.”

Can “ Çok güzel manzaralar gördük, ağaçlar, çiçekler, kuşlar, neler neler.” dedi.

Nilgün gülümseyerek “ Sen de olsaydın yanımızda gezinin felsefesini yapardın biraz da olsa “ dedi.

"Grubun gerisinden gelen Bilge seslendi “ Serkan kurtulduğunu zannetme seninle daha tartışacağımız çok konu var “

Serkan cehennem başkalarıdır sözünü gülümseyerek hatırladı. O zaman cennette başkaları olmalıydı. “ Hoş geldiniz, yorulmuşa benziyorsunuz. Yürüyüşünüzün iyi geçtiğini görebiliyorum. Ben de hiç sıkılmadım. Siz manzaraların içinde olurken, burada manzaralar benim içimde (beynimde) idi. Şehre dönmeden bu güzellikleri hafızama kaydediyordum.

Doğa sever grubun, derenin ev sahipliğinin çevresinde neşeli sohbet ve gülüşleri çevrenin diğer tanıdık seslerine karışıyordu.

 
Toplam blog
: 110
: 1205
Kayıt tarihi
: 30.05.07
 
 

"Yazıyorum o halde düşünüyorum" diyen, güncel gelişim ve değişimleri takip ederken anlam ve kavramla..