- Kategori
- Kültür Turizmi
O köy benim köyüm

Pazar kahvaltılarında babamın anlatıklarıyla içimde büyüyen hasretti doğduğum yerler ve bir o kadar depreşen bir merak. Kopuk kopuk anılar, sisli hatıralar kafamın içinde dönüp durdu yıllarca... Rüyalarımda koşup oynadığım sokaklar, kiraz yediğim bahçelerdi gözümden düşen yaşlar.
Üç yıl önceydi, ilk gidişim yıllar sonra uzaklardaki köyüme. Artık anılarımda yaşayandan çok farklı olsa da görünce yüreğimin titrediği köydü, benim köyümdü. Çok şey değişmişti, ayrılırken son kez baktığım ve kimbilir bir daha ne zaman göreceğim diye düşündüğüm, koştuğum, koşuşturduğum, saklambaç oynağım bahçelerde. O çok sevdiğim, kardeşimle evcilik oynadığım kiraz ağaçları artık yoktu. Bu dal benim evim bu dal da senin evin olsun dediğim ve her nedense birbirimize teyze diye hitap ettiğimiz yuvamız, kiraz ağaçları artık yoktu. Her renkten çiçeğin açtığı bahçemiz vardı varmasına da o coşku yoktu renklerinde. Artık başka hayatların yaşandığı iki katlı evimize, anılarımızı sıkıştırdığımız yuvamıza giremeyişimiz, anne ve babamın o göç günlerine dönmek istemeyişleriydi belki de. Elleriyle yaptıkları o yuva dane bir tanıdık ses ne bir tanıdık kalp atışı vardı.