Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Oğlum bir gün dedi ki...

Yaşı benden küçük olmasına rağmen belki zekasından, belki benden daha çok okumasından, belki benden daha fazla hayat tecrübesinden bana ders verircesine korkularımı bir kenara bırakmam gerektiğini anlatıverdi bir cümle ile. 'Hiç yaşamamaktansa yaşayıp kaybetmek daha iyidir' derken.

Söylediği bu söz belki gerçekten yaşam denen, bize uzun gelen oysa evrenin sürecinde belki de salise dilimiyle ölçülebiilecek bir süreçte kendimize biçtiğimiz rollerden, yaşam felsefemizden, beklentilerimizden, korkularımızdan, olmayacak hayallerimizden arındıracak kadar hayatı anlamama yarayan bir sözdü.

Ben bunları düşünürken, kendi söylediği sözle doğrulanmayan davranışlar içindeydi oysa oğlum. Henüz üniversite birinci sınıfta olmasına rağmen, korkuları ve hayalleri vardı. Hoşlandığı kız arkadaşını, kaybetmemek uğruna söyleyemiyordu içindeki sevgiyi. Yaşayıp kaybetmeyecek kadar seviyordu o kızı:)

Oysa belki yaşayıp kaybetmeyecek, sevgisi perçinleşecekti. Ama, onu kaybetme ihtimali, yaşasa da bir gün biteceği ihtimali onu alıkoyuyordu sevdasını belki de ona sevda gelen duygusunu yaşamaktan...

Yaşayıp da kaybedilen nedir?

Ne ve neden kaybedilir? Bu bir kayıp mıdır?

Bence, kaybeden de kaybedilen de birşey yoktur ortada. Yaşam döngüsü içinde yaşanması gereken hoş bir duygu vardır. Bu yaşanmışlık belki ona neler daha katacaktır. Tıpkı hayat yolumuzda karşımıza çıkan herkesin bir öğretmen olduğu ve onlardan öğreneceklerimizin olması gibi.

Aşk ve sevgi de canlıdır. Ve doğal seleksiyona uğrarlar. Yaşamımız içinde bulunan ikinci kadınlar ve erkekler arasında. Güçlü sevdalar ayakta kalırken, diğer, ikincilere rağmen yaşamlarını sürdürürken günbegün perçinleşerek hayat döngüsünde ayakta kalabilecektir. Güçsüz ve menfaat ilişkisi üzerine, korkular üzerine kurulmuş olan sevgiler/sevgi olduğunu zannettiklerimiz ise bu ikinciler savaşında ne yazık ki yenik düşüp, hayat çemberinde kaybolurlar...

Burada ne kaybeden vardır ne kazanan...

Sadece doğal sürecinde yaşamaması gereken bir sevda vardır. Yapaydır. Güçsüzdür. Daha başından yeniktir ikincil tehditlere...

Bu durumda ise, o oluşan bebek sevdayı yaşamak/yaşatmak varken, ona bir şans vermek varken doğmadan doğal seleksiyonuna bırakmadan kaybetmişizdir. Belki kazanacakken o sevdayı...

Bunları söylemek herkes için sadece söylemde kalırsa galiba kolaydır. Zor olan ise, yaşama cesareti olmasıdır...

 
Toplam blog
: 41
: 784
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Üniversiteyi bitirdiğimden ve işe başladığımdan bu zamanabir hayli yıl geçmiş:). Bir de baktım ki em..