- Kategori
- Aşk - Evlilik
Oğlun kızın olsun hele!!!

Salaş lokantalarda yemeyi, içmeyi seviyorum. Hem mistik bir havaları oluyor. Hem de beraber gözükmek istemeyen çiftler geliyor buralara. Yasak aşk yaşayanlar, İlişkisinin bilinmemesini isteyenler. İlişkilerinden dolayı toplumdan tepki alacağından korkanlar.
Cumartesi günü, eski İstanbul fotoğraflarına bakarken. Meyhane resimlerine takıldım. Balık ve rakı! Bu ikili ile ilgili onlarca yazı ve resim var internette. İnsanlar neler anlatmış, neler görüntülemiş. Edirne’de Kıyıkta “Kime Ne” meyhanesinde yaptığım gösteriden bu yana rakı içemiyorum ben. O akşam Hayatımda ilk ve son defa beş duble rakı içtim. Fotoğraflara bakarken inanmayacaksınız ilk önce balık kokusu geldi burnuma
Ardından keskin bir anason kokusu! Ne oluyor bana böyle gündüz vakti? Birkaç arkadaşımı telefonla aradım hepsinin işi var. Yine o salaş lokantalardan bir tanesine gittim. Soba yanıyor çıtır çıtır. Duvarlarda balık ağları, ağlara takılmış kurumuş denizyıldızları... İçeride yalnız başına oturan genç bir kadın var. Başka da kimse yok. Kadının birilerini beklediği, lokantanın kapısının her açılışında gözlerinin kapıya yönelmesinden belli!
Bir duble yaş üzüm rakısı söyledim kendime, çinakop, çoban salata... Benim masa tamam. Fonda, Behiye Aksoy
“<ı>Saymadım kaç yıl oldu sen, ellerin olalı”
“<ı>Bilmem yüzün güldü mü? Ayrıldık ayrılalı?”
Kadında rakı içiyor, öyle böyle değil, iyi içici.
Lokantanın kapısı açılıyor, kapıya bağlı olan deniz kabuklarının gürültüsü ile beraber içeriye orta yaşlı bir bey giriyor.
Tamam işte. Senaryoyu yazıyorum kafamda; Adam evli, kadın adamın sevgilisi! Adam başı ile selam veriyor, bende aynı şekilde karşılık veriyorum. Şarkıların sözlerine takıyorum kafayı, kendimle konuşuyorum. Bu insanlar neler yaşamışlar böyle, yaşadıklarından nasıl etkilenmişler de, yazabilmişler bu sözleri. Abdurrahim Karakoç geliyor aklıma
Mihriban’ın söz yazarı!
“Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.”
Bu şiir yazılalı tam kırk yıl olmuş, şairin “Sarı Saçlısını”, kimse bilmiyor. “Aşk bu be” diyorum içimden. İkinci dubleyi söylüyorum. Bu şiirin devamı niteliğinde bir şiiri daha var şairin. “Çarptı işe bu meret beni. ”Gözlerim balık ağlarında, sözleri mırıldanıyorum.
Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihribanım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihribanım
Hayat böyle bir gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de
Unutursun Mihribanım.
Tamam, oldum ben, Birisi yanıma gelse dokunsa ağlayacağım. Komşu masada sesler yükseliyor. Bağrış, gürültü genç kadın ağlıyor, hışımla kalkıyor masadan. Kapıyı vurup çıkıyor. Kafam güzele yakın ya, adama sesleniyorum. “Ağabey be rahatla bir rakı içirmediniz, şerefsizim.”