Öğretimden önce eğitim gerekir

Toplumda doğru diye bakılan olayların, aslında en zarar verici olaylar olduğu yönünde eğitim gerekiyor Türk toplumuna. Her kalıplaşmış düşünceyi  ve de deyimleri ele alarak, bu konularda açıklayıcı olaylarla örnek gösterilerek bire bir öğretilerek, yediden yetmişe eğitime almak gerekir.

Bu eğitim seferberliğini, seçilmiş pilot bölgelerden başlayarak asla baskı yapmadan, konferans şeklinde değil de ev sohbetleri şeklinde vermek gerekir.

Konferanslardan, insanlar bir şey öğrenme değil, sadece haber alabilirler.
Bizim toplumumun en belirgin özelliği olan bir şey vardır. Duyduğunu kısa bir
zaman sonra unutmak. Yani konferanslarda, Tv de duyduklarını haber gibi
aldıklarından, kısa zaman sonra unutacaklardır. Bu insanlarımızın fıtratında var.
Toplum olarak unutkanız yani. Bakış açısının en etkili olarak değiştirilebildiği
 yer ev oturmalarıdır. Ev toplantılarıdır. Konuşanın, fikrini söyleyenin kendinden
olduğunu, onun da kendisi gibi yediğini iştiğini, kendisi gibi ağladığını güldüğünü
yakından ve birebir gördüğü için ona inanması ve güvenmesi daha kolay olmaktadır. Bu yol, bazı fikirleri yaymak için toplumumuzda zaten kullanılmaktadır. Biz ise bunu toplum eğitim seviyesini artırmak ve olumlu yönde eğitilmelerini sağlamak için kullanabiliriz öyle değil mi?

Ben toplumda inanılan bir olgunun maduruyum. Şöyle ki: Evlendiğim gün evimize
ilk gittiğimiz gece hiç bir sebep yokken eşim birden beni dövmeye başladı. Ve
ben sabaha kadar bir duvar dibine sinerek hıçkırıklarımı durduramadım. Kendisi de
bu kadar ağır tepki beklemediği için olacak ki ağlama diye sabaha kadar kendini
perişan edercesine yalvardı. Bu olayın altında ne vardı dersiniz? "  İlk gece
eşinin gözü önünde kediyi bacaklarından çekip ayırırsan, eşin senden korkar ve
seni sayar"  cümlesinin esiri olmuştu ve beni de kurban seçmişti. Ne oldu
biliyor musunuz ? Ayrıldık tabiki.