Öğretmen özür diledi

İngilizce dersinde Ali iyice azıttı, kendinden başkasını konuşturmaz oldu.

 

-Ali! I am getting cross! (tepem atıyor)

-Please Miss Cunningham, I have a heart. (lütfen Miss Cunningham, benim de bir kalbim var)

-Allright! Şışşt! Now Cem is reading. (tamam, şimdi Cem okuyacak)

 Cem tam okumaya başlayacakken, Ali güldür güldür okumaya başlar.

-Ali stop! I am leaving my temper. (Ali kes şunu, şimdi patlayacağım)

 

Ali okumayı kesmez, büyük bir ciddiyet içinde ve coşkuyla devam eder. İşi kızıştırmak isteyenler de konuşurlar:

 

-Kick him out Miss Cunningham. Let me throw him out. (dışarı atın hocam; bırakın ben atayım)

-One is not enough to kick him out he is a huge boy. (o kadar iri ki, onu dışarı atmaya bir kişi yetmez.)

 

Ali bağıra bağıra okuyordu. Miss Cunningham yaklaştı ve elindeki kalın kitabı Ali’nin kafasına ‘paatt!’ diye indirdi. Bütün sınıf sustu. Cunningham da suratında şaşkın bir gülümsemeyle bu sessizlik içinde kala kaldı. Cunningham’ın elmacık kemikleri ateş gibi oldu, kulakları bile kızardı.

 

-I have never hit a student before; I don’t know what happened to me! Ali, are you allright? (daha önce hiçbir öğrencime vurmuş değilim, bana ne olduğunu anlayamadım. Bir şeyin yok ya Ali?)

 

Biz de suskunluğumuzu açıp dalgamızı geçmeye başladık.

 

-His brother is a boxer, be careful Miss Cunningham. (ağabeyi boksör hocam, ona göre)

-Ali a rose has grown on your head. (Ali kafanda gül ağacı bitti)

-Are you allright Miss Cunningham? You look ill. (hocam siz iyi misiniz?)

-Me? Why? Yes! (Ben? Niçin? Evet!)

-You honered him, never mind Miss Cunningham. (onu onurlandırdınız hocam, boş verin) 

-Ali go out and bring me a glass of water, will you? I am sorry! (Ali çıkıp bana bir bardak su getirir misin? Özür dilerim.)

***

-Gördün mü Köpüş? Ali’nin kafasına kitabı indiren bir Türk öğretmen olsaydı, asla özür dilemezdi; disiplin kuruluna bile sevk edebilirdi hani… Zaman 1970’ler; bizim toplumda terbiye niyetinin sopası olarak şiddetin öğretmene hak sayıldığı yıllarda İngiliz öğretmen ders vermesini engelleyecek kadar şımaran öğrencisinin kafasına kitap indirmekten utanmıştır. Bireysel davranış nefasetinden yansıyan medeniyet farkı öyle markayla modayla kapanmıyor. Toplum iltifatını güzel olandan ve insanı güzel edenden yana çekecek eğitim azmi ister.

 

Muharrem Soyek