Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Okan Bayülgen, borsacılar, açgözlülük

Son bir yıldır büyük bir dalgadır gidiyor. Belki de Türkiye 'nin en küçük nüfuslu iş grubu borsacılar dünyadaki kriz nedeniyle neredeyse herkes tarafından suçlanıyor. Suçlamak çok basit bir eylem, özellikle bu ülkede. Kulaktan dolma, ev üretimi malumat sayesinde istediğinizi söylebilirsiniz. Son yılların en büyük trendine Okan Bayülgen de katıldı. Kendisini güya "sade vatandaş" mış gibi hissetmeye çalışıp her konuda ahkam keserken borsacılar hakkındaki engin düşüncelerini söylemekten geri kalmadı. Sözüm ona zeki ve son dönemin entellektüel insanı bir belgesel izleyip iki kitap okuyarak dünya para piyasasını tam anlamıyla anlamış olduğunu düşünmüş olmalı. Belki de zeki olmak böyle bir şey. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabiliyorsun.

Okan en göz önündeki insan. Sokakta , borsa forumlarında pek çok benzer konuda yorumlara raslıyoruz. Bu arkadaşlar krizi, doğal felaketleri, dünyadaki açlığı, kaybolan çorabının tekini borsacılara bağlarken "piyasa 55000 iken bir hayır dördük mi ki 26000 de bir hayrını görelim" ya da "borsa olmasa daha rahat yaşardık şerefsizim" türünden zerzenişlerde buluyorlar. Ben ise bundan tek sonuç çıkarıyorum. Kimsenin ağzından düşürmediği borsayı aslında kimse bilmiyor. Belki de en temel kavramları yeniden açıklamak gerekiyor.

Bireyler her ne kadar kendilerini borsaya uzak zannetseler de gündelik hayatlarında farkında olmadan etkilenirler. En başta halka arz ile kaynak bulan şirketler yeni yatırımlara imkan bulurlar. Bireyler yeni, kaliteli mallara tüketmeye sahip olmakla kalmaz, yeni istihdamla iş bulurlar ve devlet elde edilen ek kazançlardan vergi alır. Aynı şekilde şirket çalışanlarının da olanakları artar. Örnek vermek gerekirse Okan Bayülgen gibi isimler Doğan Yayın Holding 'in halka arzıyla ile daha iyi kameralara ve ekipmanlara sahip ollurlar böylece. Ayrıca şirketlerin borsada işlem görmeleriyle şirketlerin itibarı artar ve reklam yapma şansı yakalamış olurlar. Böylelikle yurtiçi ve yurtdışı pazarda avantaj sağlarlar.

Şirketlerin IMKB de işlem görmeleriyle birlikte şirket hakkındaki önemli haberleri ve bilançoları kamuoyuna bildirmek zorunda kalırlar . Böylelikle şirketlerin ve sektörlerin şeffaflığı artar. Ayrıca halka arz ile küçük yatırımcılar şirketlere ortak olma şansına sahip olurlar. Bu da sermayenin tabana yayılması anlamına gelir.

Borsada yeni şirketlerin işlem görmeye başlamasıyla birlikte işlem hacmi dediğimiz alım ve satımlar artar. Bunun anlamı ise alım ve satım arasındaki farktan alınan verginin artması ve sermaye piyasalarında daha çok çalışan kişiye ihitiyaç duyulması , istihdamın artması anlamına gelir.
Her akşam Mehmet Ali Birand'ın haberlerin sonunda söylediği borsa ile ilgili rakam borsanın değeri. Bu değer İMKB'de işlem gören bu ülkenin en büyük şirketlerinin değerini temsil ediyor aslında. Eğer artarsa şirketlerimizin piyasa değeri artarken diğer taraftan hepimizin içinde bulunduğu ülke ekonomisinin güçlendiği anlamına geliyor. Piyasa yükselirken eğer siz yatırımcı olarak borsada paranızı değerlendiriyor ve doğru hissede pozisyon alıyor iseniz kaçınılmaz olarak sizin de hissenizin değeri yükseliyor ve kazançlı çıkıyorsunuz. Doğru pozisyondan kastımız mali durumu, defter değer, PD/DD, brüt kar marjı gibi basit kavramlarla beraber şirket beklentileri ve diğer göstergeleri göz önünde tutmaktan bahsediyoruz. Yani bu noktada biraz akıllı olmaya biraz da bilgiye ihtiyacınız var. Bilgiye sahip değilseniz bile piyasada çalışan yatırım uzmanlarından çok ucuza yardım alma şansına sahipsiniz. Çok ucuz diyorum çünkü alınan komisyon oranları inanılmaz derecede düşük, belki de bilginin en ucuza satıldığı yer. Diğer seçenek olarak her yatırımcı tipine göre hazırlanmış fonlar var ve bu fonlar deneyimli ve bilgili insanlar tarafından hazırlanıyor . Onlardan alırsınız.

Ama eğer siz yukarıda bahsettiklerimi yapmıyor, borsaya hafiften kumar gözüyle bakıyor, aşırı değerlenmiş hisseleri sırf daha da yükselecek diye alıyor ve spekülatif harekete katılıyorsanız kusura bakmayın ama kaybettiğinizde ağlamaya hakkınız yok demektir. Para hiç bir yerde kolay kazanılmıyor. Bilgi, beceri ve herşeyden çok sabır gerekiyor. Tam bu noktada bir özeleştiri yapıp şunu artık hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Açgözlü olanlar borsacılar değil, herkes. Eğer bir ülkede iki günde % 35 değer kazanan dolarının daha ne kadar gideceğini herkes konuşuyorsa ve hala dolar almayı düşünüyorsa, açgözlü olan borsacı değil vatandaştır. Aynı şekilde değerinin çok üstünde olduğunu bile bile daha da yükselecek diye gayrimenkul alıyorsa da.

Diğer taraftan krize en erken giren ve en çok etkilenen sektör menkul değerler. Yıllardır daralan sektör krizle birlikte oldukça zor durumda. Takip edebildiğim kadarıyla 2000 yılnda 138 olan kurum sayısı şu anda 99 a düşmüş durumda. 2008 yılından itibaren bir çok borsa çalışanı işten çıkarıldı. Üstelik bu insanların görevi ekonomiyi emen keneler gibi davranmak değil, sadece doğru hisselere alım-satım yapılmasını sağlamak yani paranın akıllı olmasına yardımcı olmaktı. Alanında eğitim görmüş bu insanlar da her meslekteki insanlar kadar saygıyı hakediyor. Krizden en çok etkilenen bu insanların üzerinden böyle hoyratça ahkam kesmek hiç bir ahlaki düşünceyle bağdaşmıyor.

Son olarak O. Bayülgen'e hatırlatmak isterim ki borsacılar da dahil olmak üzere her canlı yaşam hakkına sahiptir ve kimsenin bu hakkı ellerinden almaya hakkı yoktur.

 
Toplam blog
: 5
: 515
Kayıt tarihi
: 21.03.09
 
 

Şu anda mevcut ekonomi ve finans alanında pek çok blog mevcut ve pek çok şey yazılıyor. Bu blog ekon..