Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Öksüz

Garip, öksüz bir kent yaşadığım. Gözden çıkarılmış yıllardır. Sahip çıkılmayan, sorunları görmezden gelinen bir kent... Dik yamaçlı, daracık yolları ve bir caddesine üvey kardeş bir başka caddesi... Ekmek kavgası yerin yüzlerce metre altında taşların arasına sıkışmış siyah incilerde gizli. Ne kadar çok bulursan boğazından geçecek lokmalar o kadar garanti. Fakat o lokmaların lezzetini asla tadamayacak, siyah incileri inci yapan tozların kapladığı ciğerler… Boğazına dizilmiş,zor yuttuğu her lokmada, yaşamak için ihtiyaç duyduğu şansı dualarla garantilemek istercesine dilinden düşürmeyen yer altının kahraman savaşçıları; bir kazmaya, bir küreğe adanarak kıyılmış nikâhlar… İyi günü de kötü günü de gün ışığından yoksun, kendilerini kafalarındaki baretten süzülen ışığın gösterdiği yola adamış kahraman savaşçılar…Sizin herkesten çok şansa ihtiyacınız var pamuk ipliğine bağlı, emanet ömürleriniz için. Yine kavuşmak dileğiyle her gün uğurlarken sizi sevenleriniz, dönüşünüz olmama ihtimaline karşı, insan canının kıymetinin kalmadığı o ölüm kuyularında cansız bedenlere, cansız bedenlerin kutsallığına saygı duyulmasına bile ihtiyaç var bizim buralarda. Özlem var dönüşü olmayana; acılarında kefenlere umut saranların bekleyişleri var. Ateşin düştüğü yeri yakmasının değişmez gerçeği var. Oysa acının paylaşarak azalmasına ihtiyaç var bizim buralarda. İnsan olduklarını hissetmek isteyenler var. Çığlıklar, feryatlar var. İnce hesaplara, çıkarlara kurban edilmiş, taşı ekmek yapanların bebeleri var öksüz, yetim. Hayata tutunmaya çalışan kimsesizler var bizim buralarda. Zor bir kent burası; yeşili mavisi Tanrı’dan bolca verilmiş; birde siyah… Deniz kıyılarındaki beyaz köpüklere kömür tozları sürme çeker bizim buralarda ve kentin her yerine yayılan siyah dumanlar bacalardan alınan her nefeste ortak eder ekmek kavgasına sizi. İç içe geçer duygular; isyan edersiniz ama vazgeçemezsiniz bu kentten. Sevinçleri anlık yaşarsınız, caddelerindeki ambulans sesleri eşliğinde yer altının kurbanlarına yenilerini eklemesi korkusu oturur omuzlarınıza. İşte o yüzden siyahın anlamı hem ekmek parasıdır bizim için hem de ölüm. Yeraltından gelen her acı haberde ne kadar az kayıp vermişsek o kadar seviniriz. Oysa önlemini alması gerekenler yokken ortalıkta, bizler yaralarımızı tek başımıza sarmak için mücadele ederiz kaderimizle. Ellerimiz açıktır; dualara sarılmış umutlarımız, yarınların şafak vaktidir bizim için. Haydi, hep birlikte, bizi gözden çıkaranlara inat, sarılalım birbirimize. İnadına sahip çıkalım kentimize. Siyahın anlamını değiştirmek için verelim savaşımızı. Biz acıların okullarını okuduk, haydi hep birlikte mutluluk için öğretmen olalım birbirimize. Haydi Zonguldak! Birlikte aydınlık günlere...
 
 
***
 
Toplam blog
: 111
: 161
Kayıt tarihi
: 24.12.11
 
 

1965 Zonguldak doğumlu ve halen Zonguldak'ta yaşamaktayım.Yazarım ve çeşitli platformlarda sunucu..