Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '11

 
Kategori
Anılar
 

Okula eşya lazım

Okula eşya lazım
 

TOPİK


İzmir'de çalıştığım köy okulunun hali hepimizi üzüyordu. O kadar derme çatma eşyalar vardı ki, hani dokunsan elinde kalır derler ya, işte o haldeydi. Öğretmenler odamızda, bizim devre kuşaklar hatırlarlar; çevresi metal üzeri mavi bir plastik madde kaplı masalar vardı öyle bir masaydı. İki güya deri kahverengi koltuk, içlerinden süngerleri çıkık vaziyette, iki tahta sandalye hepsi bu. Müdür odası daha da beterdi, müdürün bir masası vardı, bir de tahta dolap o kadar. Ama biz orada çook mutluyduk, canım arkadaşlarım benim, hepsini özlemle sevgiyle anıyorum..

Çevredeki fabrikalara, iş yerlerine gidip yardım istiyorduk ama hep oyalıyorlardı. Bir keresinde, Bornova girişinde bir dondurma fabrikası vardı. Oraya gittim, bizi atlatmalarına ciddiye almayışlarına çok kızıyordum. Yetkili kişiyle konuştum, aynı cevaplarla geçiştirme başladı, kafam bi attı: Bak kardeşim, nereye gitsek aynı şekilde davranılıyor. Bugün burdan bir şeyler almadan şurdan şuraya gitmem haberiniz olsun! dedim. Artık nasıl masum ve çaresiz söylediysem, adam bastı kahkahayı. Tamam kızmayın hocam, sözüm söz gidin köyünüze. Akşama kadar ben size eşya göndermezsrm insan değilim! dedi. Peki, gelmezse ben bir daha gelirim o zaman artık düşünün! dedim.

Köye gittiim, rahmetli müdürümüz Fikret hocaya anlattım, hepimiz merakla bekliyoruz. A dostlar, saat 4 civarı dondurma arabası okul bahçesine girdi, hemen koştuk. Gele gele ne gelsin? 4 tane DONDURMA ŞEMSİYESİ.. Artık kimde can kalır, güler misin ağlar mısın? Fikret çıktı, şöföre: Ula oğlum bunlar neey? dedi. Şöförün umuru mu? : Şemsiye hocam görmüyon mu? Enis hocayla ben gülmekten ölücez, Fikret öfkeli. Bula bula bunu mu buldu la koskoca.. dondurmacısI, al götür o herife ver, kendi otursun bunların altında, okul olum bura okul yav!  Biz  artık Fikret hocayı yatıştırdık, şemsiyeleri birer tane ağacın altına koyduk, bebelerimiz teneffüslerde altında oturdular:))

Baktım böyle olmayacak, daha büyük bir hedef bulmalı. Tuttum, bankaların yönetim kurulu üyelerinin soyadlarını araştırdım. Soyadı ŞAHİN olan bir yönetim kurulu üyesi lazım bana:)) Nihayet bir bankanın yönetim kurulunda soyadı ŞAHİN olan bir üye buldum. İzmir merkez şubesine gittim. Kocaman bina, müdür beyle görüşecektim. Ben yönetim kurulu üyesi ...... Şahin'in yeğeniyim! dedim. Gözünü sevdiğim soyadım benim, ne kapılar açtı hemencecik bana:)) Derhal hanımefendi dedi görevli, çıktım müdürün yanına. Durumu anlattım, okulumuza eşya lazım, amcam sizin yardımcı olacağınızı söyledi dedim. Adam dinledi, on dakika dışarıda beklerseniz, seve seve yardımcı olurum! dedi. Çıktım dışarda oturdum, müdür ne yapacak? Yönetim kurulunda böyle biri var mı? onu araştıracak. Telefonu açıp da, sizin böyle bir yeğeniniz var mı diye sorabilir mi? Varsa, o amca kızmaz mı? Siz benim yeğenime güvenmediniz mi diye fırçalamaz mı? On dakika sonra çağrıldım, hocahanım, şimdi sizi görevliyle depoya göndereceğim. Oradan ne ihtiyacınız varsa alın, şöför sizi köye götürecek! İŞTE BUUU! Çok çok teşekkürlerle çıktım, çocuklar gibi sevinçliyim, yaşasın okulumuzz:))

Sevgili dostlarım, depoya bir gittik, yemin ediyorum isyan etmemek mümkün değil. Koskocaman depo, tıka basa eşya dolu. Halılar, koltuklar, inanılmaz yeni ve güzel dünya kadar malzeme. Be Allahtan korkmazlar, bunları burada çürümeye terkedeceğinize kime lazımsa bir organizasyonla dağıtsanız, insanlara faydanız olsa ne olur? Ondan sonra da her fırsatta "ALLAH" demek de rakipsizdirler. Böyle "ALLAH İNANCI" olmaaaz! İnanan adam korkar, o sorumluluktan yüreği titrer. Ne diyor ALLAH?: İNSANLARIN EN HAYIRLISI İNSANLARA FAYDALI OLANDIR"  Sen o depoda çürüttüğün o eşyaların hesabını nasıl vereceksin? Sana sormayacaklar mı: Görevini tam yapamadın, olmadı, ne cevap vereceksin? Gerçekten inanan insan için çoook çok çetindir YAŞAMAK!

Küçük kamyoneti tıka basa eşya ile yüklettim, gıcır gıcır koltuklar, masalar, halılar, perdeler, dolaplar. Dünya tatlısı müdürüm Fikret hocam, şöyle kurulsun maun koltuğuna yahu!:)) Köye vardık, valla bayram ettik bayram! Fikret hoca, kız nerden buldun bunları? Gene ne dolaplar döndürdün şeytan! diyor. Önce Fikret hocanın odasını DİZAYN! ettik. Halısını serdik, masasını dolabını yerleştirdik. Allah gani gani rahmet eylesin, koltuğuna bir oturuşu var, gülmekten öldük.

O üç  beş parça yeni eşya, güzel bebelerimizi nasıl motive etti, nasıl mutlu oldular bir bilseniz. Eskiden müdür odasının yanından geçmeyen çocuklar, her teneffüs sudan bahanelerle gidiyorlar, bişeyler soruyorlar. Fikret hocam canlar canı, alır onları masasına oturtur, onlara şakalar yapar.

Küçük mutluluklar.. Bu memlekette herkesin hakkını, onların yerine başkaları kullanıyorsa, o hakların hesabının gününde vah! hallerine denecek insanlara sadece acıyorum, keşke elimden bir şey gelseydi.. Elinden gelip de ardına koyanlar, Allah mutlak hesap gününün malikidir, bu bilince varamayanlara varmaları dileğiyle..

   

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..