Okuyamıyorsanız kocaya gidin!

Başlık aynen böyle; “Okuyamıyorsanız kocaya gidin” Bunu söyleyen bir ilçenin Milli Eğitim Müdürü. İlçedeki liseye gidebilmek için yardım isteyen 28 kız öğrenciye Elazığ ili Karakoçan ilçesi Milli Eğitim Müdürünün tavsiyesi:"Liseyi okumak zorunda değilsiniz. Paranız varsa okursunuz. Okuyamıyorsanız, gidin evlenin" http://www.milliyet.com.tr

Son günlerde YÖK Başkanının üniversite eğitiminin paralı olacağını söylemesi demek ki bundanmış.

Okuyamıyorsanız kocaya gidin! Sabahtan beri beynimin içinde bu sözcükler dönüşüp duruyor. Hem de öyle hızla dönüyor ki; düşüncelerime mukayyet olamıyorum. Hızla beynimin içinde döndükçe başım dönüyor, midem bulanıyor. Bir eğitimci böyle nasıl konuşur? İşi sorunlara çözüm bulmak olan bu görevli ne kadar kolay bir yol seçmiş. Oysa o 28 gencecik kızımız karlar arasından birden fışkırıveren kardelenlerimiz değil mi bizim.

Beynimdeki sözcüklerin arasından fışkırıveren başka sözcükler de var. Bu benim dilimden düşürmediğim Asaf Halet Çelebi’nin sözcükleri: “…Benim güzel çocukluğumu/Ahmak bir ayak ezdi…”

Genç kızlarımızın kadınlarımızın geleceğini ezen ayaklar kimin ayakları?

O müdür gözlerdeki heyecanı, yürekteki sevgiyi, akıllardaki gelecek düşüncelerini nereden bilsin.

Gökyüzünde ak bir güvercin olup yaşama uçacak olan bu genç kızlarımızı nereden anlasın.

Kulaklarımda Özdemir Asaf’ın dizeleri:

“ÖĞRENİ

Okullarda okudum, iki ders arasında…

Sınavlara çalıştım, iki ders arasında.

Kazandıklarım yitti, kafam yerine geldi;

Yaşamımı sürerken iki ders arasında.”

Öğrenilecek öyle çok şey var ki; iki ders arasında...

Aslında öğrenilemeyen daha mı çok ne?

Kendimi düşündüm bu sözcüklerde. 13 yaşındaydım okumak için evden ayrıldığımda.

Kimse bana okumak için çektiğim onca zorluk arasında böyle bir söz etmedi. Hatta okumam için hep destek verdiler. Öncelikle annem ne çok çaba göstermişti…

Ben de o istediği için matematik öğretmeni oldum. Şimdi gökyüzüne bakıp yıldızların arasından bakan anneme sessizce ve yüreğimden teşekkür ediyorum.

Bu müdür 13–14 yaşlarında evlendirilen kızların bir gün töre için öldürüldüklerini bilmez mi?

Bu müdür geleceğin eğitimle yükseleceğini bilmez mi?

Bu müdür bilmiyor diyelim demesine de ama bunu bilmeyen o denli çok ki, saya saya bitmez…

Ünlü modacımız Cemil İpekçi: "<ı>Türban serbest kalana kadar defile yapmayacağım. Ben muhafazakâr eşcinselim" demiş… http://www.milliyet.com.tr

Kadının eğitiminin, giyiminin, yaşamının üzerinden prim toplamaya çalışan insanları gördükçe içim kararıyor.

Neyi kabul edemiyorlar. Atatürk devrimlerini. Kadınlarla erkeklere eşit haklar tanınmasını…

Kadına sağlanan hakları neden bir türlü içlerine sindiremiyorlar da değişik biçimlerde dışa vuruyorlar?

Bu 28 genç kızımız Elazığ’ın Karakoçan’ından güneş gibi doğup ışıklarını tüm dünyaya yayacaklardır.

Özdemir Asaf dizleri buna güzel bir yanıt olsa gerek;

Yaşam

Sanırım görmediniz;

Şimdi şuradan geçti.

Yazık görmediyseniz,

Böcek gibi güzeldi.

28 genç kızımızın yaşamıydı bu müdürün yanından geçen ama o bu güzelliği ne fark edebildi ne de görebildi…