- Kategori
- Blog
Okuyucuyu Yormamak Gerekir
“Okuyucuyu yormamak gerekir.” dedi eğitmenimiz.
Hangi eğitmen, nerede, nasıl, ne üzerine, niçin böyle söyledi vb. gibi akla gelebilecek soruları pas geçerek bu söz üzerine düşünüyorum.
Biliyorum, şimdi; “Aaa olmadı işte. Taa başlangıçta okuyucuyu yormaya başladınız. Okuyucuda uyanabilecek muhtemel merakları körelttiniz.” diyecekler olacaktır.
Hem okuyucu merakını körelteceğiz hem de “Yazılarımız okunmuyor, kitaplarımız satılmıyor.” vb. gibi sözler edeceğiz. Demek ki yazarlarımız da…
Üç nokta da cankurtaran simidi gibi. Cümleyi tamamlayamayınca topu okuyucuya at. Bu da yormaz mı okuyucuyu?
Güncel bir konu veya önemli bir konu da ele alınmazsa da yorulur okuyucular.
Tabii, bazı okuyuculardan söz ediyorum; sizlerden değil. Baksanıza, maşallah, siz bilerek koyduğum engelleri aşarak bu satırlara kadar geldiniz. Muhtemeldir ki şöyle düşünüyorsunuzdur:
Okuyucu, bir yazıyı okurken düşüncesinin sınırlarını zorlamazsa, çeşitli sorular üretip yorulmazsa hiçbir yazı yararlı olmaz.
Peki, o zaman “okuyucuyu yormamak gerekir.” Sözü yanlış mı?
Niye yanlış olsun. Bu söz açıklık, yalınlık, akıcılık, içtenlik vb. özellikler bakımından söylenmiş olamaz mı? Yine, dilbilgisi, imlâ ve noktalama işaretleri bakımından da söylenmiş olamaz mı?
Olurdu olmazdı derken yine mi yorduk sizleri? Kusura bakmayınız.
Yorgunluğunuz bu olsun, bu gibi hususlar olsun. Allah başka yorgunluklar vermesin.
Sabahattin Gencal
Çekmeköy-İstanbul, 14. 12. 2018