- Kategori
- Blog
Blogun Ne Olduğunu Biliyor muyuz?

Nurum, Güneşim_Havam, Suyum...
Blogun ne olduğunu ne olmadığını henüz öğrenebilmiş değilim.
İnternet okyanusunda bunca blog olmasına rağmen blog’un ne olduğunu öğrenemememi yadırgar mısınız?
Peki, siz blog’un ne olduğunu biliyor musunuz?
Daha önceleri bu soru bana sorulsa internetten öğrendiğim şu alıntıları söylerdim:
“Blog veya Weblog teknik bilgi gerektirmeden, kendi istedikleri şeyleri, kendi istedikleri şekilde yazan insanların oluşturabildikleri, günlüğe benzeyen web siteleridir. İngilizcedeki "web" ve "log" kelimelerinin birleşmesinden oluşan weblog kavramının zamanla yaygınlaşmış adıdır.” (Vikipedi)
“Blog: Yazı, yorum, resim, video ve diğer içeriklerin diğer insanlarla paylaşıldığı web tabanlı kişisel sayfaya blog denir.”
Bu genel tanımı az çok anlıyoruz. Bundan hareketle kişisel bloglar veya bilim dallarına ve bir takım eğilimlere göre birçok farklı blog oluşturulduğunu da anlayabiliyoruz.
Blog yazıları birçok kategoriye ayrılabiliyor. Örneğin Milliyet Bloglarda sayısız kategori var. Bunlardan biri de “blog”
Şimdi düşünme zamanı. Demek ki blog genel anlamlı değil burada, blog diğer kategorileri kapsamıyor. Peki, buradaki anlamı nedir? Yoksa blog diye bir yazı türü mü var?
Şu veya bu konuda, şu veya bu biçimde yazacağımız bir yazı için; “Hayır, bu blog değil.” diyebilir misiniz?” Neyse uzatmayalım. Girişte, blogun ne olduğunu anlayamadığımı yazmıştım ya…
Daha önceleri sözde deneme yazmaya çalışıyordum; ama pek beceremiyordum. Deneme diye yazdıklarımın bir kısmı söyleşi oluyor, bazıları fıkra oluyor, bazıları da hiçbir türe benzemiyordu.
Şimdi blog yazacağım. Oh ne rahat. Yok şu tür, yok bu tür… Yok öyle, yok böyle.
Böylesine rahatlığı da kimseye vermezler doğrusu. Verseler bile ben kabul etmem. Sonuçta okuyucular mevzubahistir. Öyle ya onların kıymetli zamanlarını almaya hakkımız yok. Öyle gelişi güzel yazmak; hiçbir işe yarar bir mesaj vermemek resmen zaman hırsızlığı yapmaktır ki Allah korusun.
Şunu da söyleyeyim: Ben birçok blogta yazılar yazdım. Öğretmen olduğumdan olacak, satır aralarına öğütler sıkıştırdım. Ama okuyucular böylesine öğütlerden hoşlanmadılar. Demek ki okuyucu mesajını kendi bulmalı. Böyle olursa daha yararlı olur veya olurmuş diyeyim. Öyle ya denemediğim bir konuyu gerçekmiş gibi yazmak doğru olmaz.
Şimdi düşünüyorum: Bu yazımızda giriş, gelişme ve sonuç bölümleri yok. Böylede olmaz ki…
Sonra da kendi kendime diyorum ki: İlâhi hocam, öğretmenlikten emekli olalı onlarca sene geçti, hâlâ kural derdindesin… Bırak şu kuralları. Unutma, blog yazıyorsun…
Evet, blog yazıyorum; ama inanın içim rahat değil. İnşallah yaza yaza blog yazmasını da öğrenmeye çalışacağım. Daha önemlisi karınca kadarınca da olsa yararlı olmaya çalışacağım.
Yararlı olmak güzel.
Sabahattin Gencal
Çekmeköy-İstanbul, 29. 11. 2018