- Kategori
- Gündelik Yaşam
Öküz sevda çekiyor, alem kaşınıyor...

Saat gece yarısını çoktan geçti, balkona çıkarttım teşkilatı...
Uykum yoook!
Cevdet Kılıç’ın hazırladığı “Bilgelik Hikâyeleri” adlı kitabın sayfalarını karıştırdım bir süre...
Şuncacık aklımla Thales’in söylediği uzun bir cümleye kafa yordum da, işin içinden çıkamadım.
“ <ı>Gözle görülen bireysel varlıkların ve değişmelerin oluşturduğu kaosun ve çokluğun gerisinde, akılla anlaşılabilir, kalıcı ve sürekli bir gerçeklik vardır.”
Bütün kuşları öptüm ya ben... Alistefeles’im ya! Leyleği de yakalarsam hapı yuttu anlayacağınız!
&&&
Denizden esen hafif bir rüzgar var... Ege’de olsam imbat yazacağım, değil...
Mahallenin köpeklerine ne oldu bilmem ki!
Coştu namussuzlar...
Şu çiçek sulama olayını yüzüme gözüme bulaştırdım...
Domates ve biberlerle birlikte diğer çiçekleri de sulayınca, anatomileri değişti yavrucakların!
Kaktüs benzeri bir şey vardı, yaprakları döküldü!
Bu yaşta yedik fırçayı...
Meğer haftada bir defa sulanması gerekiyormuş, ne bileyim ben!
Üzüldüm, ne güzel kırmızı kırmızı çiçek açıyordu...
Ellemem bundan sonra...
&&&
Sıcak ya uyku tutmuyor insanları, karanlık olunca balkonda atlet don oturanlar, görünmez olduklarını sanıyor...
Görünmez adam kendini doğal ortamında hissediyor ve içgüdüsel olarak, kaşınıyor...
Karşı apartmanın ikinci katında yarım saattir hatır hatır kendi kendini cırmalıyor emmi...
Özendiriyor yahu!
&&&
Son iki haftadır doğan görünümlü bir şahin musallat oldu mahalleye...
Sitenin önüne geliyor, teybin sesini sonuna kadar açıyor...
İbrahim Tatlıses söylüyor, bağrı yanık delikanlı mıntıkaya aşkını ilan ediyor...
Öküz sevda çekiyor da ineğin haberi yok bana sorarsanız...
Anlarım halden, tosuncuğun kıçında platonik deve dikenleri vaaar... İşi zor...
Şarkının ilk on saniyesinden sonra güvenlik eli belinde, mutasyona uğramış arabaya doğru koşuyor...
Pavyon kalkışı yapıyor evlat, tozu dumana katıyor...
Sözler gecenin karanlığında uzaklaşıyor;
<ı>“ ...Deli gibi severim seni ben... Özüm gibi severim seni ben...”
<ı>
&&&
Bu yaşanmışlığın üzerine, çetrefilli, acılı ve hatta imkânsız bir aşk hikâyesi patlattırdım ben de, şu uyuz ağabey, gecenin kör yarısı konsantrasyonumu bozuyor... Elim kaleme gitmiyor...