Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Okyanus mu iki şehrin arası?

Okyanus mu iki şehrin arası?
 

Yaşam boyunca edinilen çeşitli arkadaşlıklar vardır. Okul arkadaşı, askerlik arkadaşı, iş arkadaşı gibi... Bu örneklere artık günümüzde bir yenisi daha eklendi; İnternet arkadaşlıkları... Bu son tür arkadaşlıkların en güzel örneklerinden biri Milliyet Blog ortamında yaşamaya devam ediyorum. Üç yılı aşkın bir süredir burada çok değerli arkadaşlıklar kurdum ve bazı dostlar ile yüzyüze tanışma şansını elde ettim. Bir kaç örnek vermem gerekirse; değerli üstadım Necip Köni, kıymetli yazarım Ali İhsan Uğuz, mahallemizin bilge mollası Pirmete, duyarlı bir kalem sevgili yeşilsoğan, sayın yazarım Esma Kahraman, dokunaklı satırların yazarı Yağmur Zamanı ve sevgili eşi, modacı yazarlarımızdan Yeşim Koç, kıymetli ressam dostumuz Bülent Göncü, sevgili Murat Kocaadam, sevgili Uğur Yağmur ile eşi ve Cemil... gibi. Tüm bu dostların yazılarından değişik renkler ve değişik güzellikler alıp oldukça mutlu olmuştum. Yüzyüze gelip görüşme şansı elde edince mutluluğumun katlanarak çoğaldığını hissettim.

Milliyet Blog örneği dışında da sanal dostluklarım oldu internet ortamında...Bunlardan bir örnek; internet ortamında king denilen oyunu oynadığımız Bursa'lı arkadaşlarımdı. Dile kolay en az on yılı aşkın bir süredir lakaplarla da olsa tanışıyor ve birlikte hoşça vakit geçiriyorduk. Hele içlerinde yakomoz lakaplı bir ağabeyim vardı ki sohbetine hiç doyum olmuyor ve son zamanlarda dilinden düşmeyen "Okyanus mu iki şehrin arası / Kaç saatlik yol ki şunun şurası" isimli şarkının eşliğinde beni ısrarla Bursa'ya davet ediyor, "Bak bir gün gelirsin ancak beni bulamazsın..." gibi dokunaklı sözler sarfediyordu. Diğer Bursa'lı dostlar da yakomoz'a katılınca bana Bursa yollarına düşmekten başka çare kalmadı. Bursa'yı gezmek ve şampiyonluğun en kuvvetli adayı olan bu kentin atmosferini yerinde incelemek güzel olacaktı.

Cuma akşamı saat 17.30 da Yenikapı'dan feribota bindim ve bir buçuk saat sonra Mudanya iskelesine vardım. Sırası gelmişken paylaşmakta yarar var; Yeniköy'den Yenikapı'ya iki saatte gelebilmişken Mudanya'ya varmak ise sadece bir buçuk saat sürdü. Eksik olmasın Bursa'lı dostlarım yakomoz ve şahin iskelede beni bekliyorlardı. Cep telefonu yardımıyla birbirimizi bulmamız zor olmadı. Ayaküstü ilk hoşbeşten sonra muhabbet araçta devam etti. Yaklaşık yarım saat sonra yakomoz'un Nilüfer ilçesindeki evine ulaştık. Püreli rosto, pirinç pilavı, soğuk mezeler ve bol rakı eşliğinde ilk akşam yemeğini afiyetle yedik. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbet yakomoz ağabeyimizin kardeşi sevgili A.İhsan bey'in katılımıyla devam etti ve birbirimizi daha yakından tanıma imkânı bulduk.

Cumartesi sabahı ise yakomoz ağabeyimizin el ürünü ıspanaklı ve kıymalı börekleri gövdeye indirdik. Cumartesi sabahı dememe aldanmayın saat çoktan 13.00 falan olmuş, artık yeşil-beyaz renklere bürünen Bursa'yı dolaşmanın zamanı gelmişti. Şehir içinde turlayıp Uludağı uzaktan selamladık, kent olası şampiyonu şimdiden selamlıyor gibiydi. Balıkçıya uğrayıp o zamana kadar tatmadığım irice bir balık oaln Minekop ile birkaç kilo hamsiyi dönüşte almak üzere sipariş ettik ve kanmca Bursa'nın "Emirgân Korusu" diyebileceğimiz "ÖzgenPark" a giriş yaptık. Dev ağaçları, yemyeşil bitki örtüsü ve rengarenk laleleri, görkemli havuzu ve sıcakkanlı çalışanlarıyla güzel bir ortamda unutulmaz bir kaç saat geçirdik. Buluşma yerine telefonla kontak kurulan; a-aparo, vahidem, f.dicle, ibo-c, trampacı gibi dostlar iştirak eti. Çay, kahve, nargile gibi ikrâmlar eşliğinde açık havada yapılan canlı king partilerinde ardarda galibiyetler alarak Bursa'lı kingçileri surklase ettim :-) Akşam Bursaspor-Antalyaspor maçına yetişmek ve yemek hazırlığı yapmak üzere ÖzgenPark'tan ayrldık. Şahin; hamsileri, yakomoz; minekop balığını ve ben de mevsim salatasını hazırladık iki şişe Nevşah ve gene bol rakı eşliğinde bir yandan maçı izleyerek yemek görevimizi eda ettik. Bursaspor'un zor da olsa kazanması ortamı bir hayli renklendirdi. Geceye balık üstüne helva ve kahve ikrâmlarıyla son noktayı koyduğumuzda saatler 3.30'u gösteriyordu. Ertesi güne gene yakomoz ağabeyimizin pastırma ve sucuk takviyeli omleti ile "merhaba" dedik. Bir kaç saat süren kahvaltı gazete keyfi ile devam etti. Artık yavaş yavaş "demir almak" zamanı geliyor ve saat 18.00'de Mudanya Limanında olmam gerekiyordu. Sağolsun A.İhsan bey aracı ile beni limana bırakma görevini üstlendi. Dönüş yolunda "Yalıköy Çiftliği" denilen bir mağazadan Bursa'nın yöresel lezzetlerinden olan tereyağı, beyaz peynir, Gemlik zeytini, Abhaz peyniri ve taze kaşarından alışveriş yapma imkânım oldu ve 17.30 gibi limana ulaştık. Olağanüstü güzelliklerle dolu Bursa yolculuğu sanal dostlukların gerçeğe döndürülmesi gibi bir ayrıntı ile taçlandırılmış oldu. "Tezatların Başkenti" İstanbul'a mecburen "merhaba" dedik.

Evet... Okyanus değilmiş iki şehrin arası, İstanbul'dan Bursa şunun şurası...<ımg id="ipfCqDnlttsdtZBjM:" height="93" alt="" src="http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:CqDnlttsdtZBjM:http://www.gelkeyfim.com/wp-resimler/sohbet.jpg" width="112">

Bu güzel haftasonunu bana yaşatan başta yakomoz ağabeyim olmak üzere tüm Bursa'lı güzel insanlara teşekkürlerimle...

Dinlemek isteyenler için; İlkbahara bekle beni demiştin (Okyanus) Ayfer Er

http://fizy.com/s/1d28ns

 
Toplam blog
: 262
: 1569
Kayıt tarihi
: 27.09.07
 
 

Anadolu'nun doğusunda sonradan ismi değiştirilen köylerden birinde zemheri zamanına denk gelen bi..